AA-Viyana

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Yönetim Kurulunda dün çağrılara rağmen İran'ın yeterince işbirliği yapmadığı, yükümlülükleri arasındaki "her türlü nükleer malzemenin bildirilmesi" konusunda üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmediği eleştirilerinin yer aldığı karar tasarısı onaylandı.

ABD, Fransa, İngiltere ve Almanya tarafından sunulan karar tasarısı, Yönetim Kuruluna üye ülkelerin 19'unun "evet" oyuyla kabul edilirken Rusya, Burkina Faso ve Çin "hayır" oyu verdi. Oylamada 11 ülke ise çekimser oy kullandı.

İran aleyhinde daha önce de kararlar çıkarılmasına rağmen bu kez kararda İran'a 20 yıl sonra ilk kez " Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması (NPT) yükümlülüklerini ihlal etme" suçlaması yöneltildi.

Tahran, kararı kınadı ve tepki olarak "güvenli bir yerde yeni bir uranyum zenginleştirme merkezinin kurulacağını" duyurdu.

Kararın, teknik ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunan İran, UAEA Yönetim Kurulunun "siyasi amaçlara dayalı bir araç olarak" kullanıldığını öne sürdü.

UAEA kararı sonrası NPT'ye taraf olmayan İsrail'den İran'a karşı harekete geçme çağrısı

UAEA'nın sivil ve askeri her türlü nükleer tesisi denetlemesine, yapılan çalışmalara yönelik doğrulama faaliyetleri yürütmesine izin vermeyen ve NPT'nin imzacı ülkeleri arasında yer almayan İsrail, uluslararası toplumu, İran'ın "nükleer silah geliştirmesini önlemek" için harekete geçmeye çağırdı.

İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Oren Marmorstein, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, İran'ın "sistematik şekilde gizli nükleer silah programı" yürüttüğünü, hızla yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum biriktirdiğini ve nükleer programının barışçıl olmayan amaçlar için olduğunu ileri sürdü.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI), yaklaşık 90 nükleer savaş başlığına sahip olduğunu tahmin ediyor ancak İsrail, nükleer silaha sahip olduğunu ne doğruluyor ne de yalanlıyor.

NPT'ye göre BMGK'nin 5 daimi üyesi resmi olarak nükleer güç

1968'de imzaya açılan ve 1970'te yürürlüğe giren NPT'ye göre "nükleer silah sahibi devlet", 1 Ocak 1967'den bu yana bir nükleer silah veya başka bir nükleer patlayıcı cihaz üretmiş ve patlatmış olan devlet anlamına geliyor.

Bu kapsamda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 5 daimi üyesi ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere, tek resmi nükleer silaha sahip ülkeler.

Bu 5 ülke, antlaşmanın 6. maddesi gereği nükleer silahsızlanma hedefi doğrultusunda çalışmayı hukuki olarak taahhüt ediyor. Bu madde, ayrıca bu ülkelerin, envanterlerindeki nükleer silahları azaltmaya ve nihayetinde ortadan kaldırmaya yönelik müzakerelere katılmasını gerektiriyor.

Öte yandan antlaşmaya taraf olup nükleer silah sahibi olmayan ülkeler, tam kapsamlı UAEA denetimlerini kabul etmekle yükümlüyken resmi olarak nükleer silah sahibi 5 ülke, böyle bir denetime tabi tutulmuyor. Bu ülkeler, gönüllü olarak belirli tesislerini denetime açabiliyor ancak bu konuda herhangi bir zorunluluk bulunmuyor. Bu durum da "çifte standart" eleştirilerine yol açıyor.

Resmi nükleer silahlı güçler, taahhütlerine rağmen nükleer kapasitelerini geliştiriyor

ABD, "B61-13" adı verilen "B61" ailesi nükleer bombaların yeni modeli üzerinde çalışmalarını hızlandırırken bu silahın Hiroşima'ya atılan atom bombasından 24 kat daha güçlü olduğu ifade ediliyor.

Rusya, nükleer saldırı kapasiteli kıtalararası hipersonik "Avangard" füzesini geliştirirken envanter modernizasyonuna büyük yatırımlar yapıyor.

Çin'in de bir yandan modernizasyonla diğer yandan envanterindeki nükleer başlık kapasitesini arttırarak dünyanın en hızlı büyüyen nükleer cephaneye sahip ülkesi konumunda olduğu belirtiliyor.

Fransa'nın ise elindeki nükleer başlık sayısını koruduğu ancak modernizasyon adımlarıyla envanterini yenilediği biliniyor.

İngiltere de yeni nesil nükleer silahlı denizaltıların inşasına devam ederken modernizasyon konusunda savunma yatırımlarını arttırıyor.

Yeni silah sistemleri geliştirmeyi sürdürmeleri, mevcut nükleer cephaneleri azaltmak yerine modernize etmeleri, silahsızlanma müzakerelerinde ilerleme kaydetmemeleri gibi gelişmeler, BMGK'nin 5 daimi üyesinin antlaşmanın ruhuna aykırı hareket etmekle suçlanmasına neden oluyor.

Azerbaycan'dan "İran'a İsrail adına ajan yerleştirildi" iddialarına tepki
Azerbaycan'dan "İran'a İsrail adına ajan yerleştirildi" iddialarına tepki
İçeriği Görüntüle

NPT'ye taraf olmayan 4 ülke var

İsrail, Hindistan ve Pakistan, NPT'ye hiç taraf olmamışken 1995'te antlaşmaya katılan Kuzey Kore, 2003'te tek taraflı çekildiğini açıkladı. Kuzey Kore, NPT'den çekilmesinin ardından ağır yaptırımlara maruz kaldı.

Bu 4 ülkenin de nükleer silaha sahip olduğu biliniyor.

NPT'den ayrılmak, ağır yaptırımlara neden olabilir

NPT'nin 10. maddesi, taraf ülkelerin "ulusal egemenliğini kullanırken bu antlaşmanın konusuyla ilgili olağanüstü olayların ülkesinin en üstün çıkarlarını tehlikeye attığına karar vermesi halinde antlaşmadan çekilme hakkına sahip" olduğunu bildiriyor.

Bunun için ülkelerin, en az 3 ay önce ayrılma niyetlerini gerekçesiyle birlikte taraf ülkelere ve BMGK ile Genel Kurula bildirmeleri gerekiyor.

NPT'de antlaşmadan ayrılan ülkelere yönelik bir yaptırım bulunmasa da olası ayrılma durumunda Kuzey Kore örneğinde olduğu gibi ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalınabiliyor.

Ayrıca İran, BMGK daimi üyeleri ile Almanya (5+1) arasında imzalanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak adlandırılan nükleer antlaşma, Tahran'ın antlaşmayı ihlal etmesi durumunda İran'a BM yaptırımlarını yeniden getirme imkanı tanıyan "tetik mekanizmasını (snapback)" da içeriyor.

İran ise mekanizmanın işletilmesi halinde NPT'yi gözden geçirmek dahil çeşitli adımlar atabileceğini birçok kez yineledi.

Kaynak: AA