Einstein’ın özel görelilik teorisine göre, ışık hızı evrende sabit bir değerdir ve hiçbir madde ya da bilgi bu hızdan daha hızlı hareket edemez. Bu durum, zamanın farklı gözlemciler için farklı akabileceği anlamına gelir. Örneğin, yüksek hızla hareket eden bir kişi için zaman, durağan bir kişiye göre daha yavaş ilerler. Bu olguya “zaman genleşmesi” denir.
Bu teori, sadece zaman ve mekan algımızı değiştirmekle kalmayıp, modern teknolojinin temelini oluşturan GPS sistemleri gibi uygulamalarda da kritik öneme sahiptir. Çünkü uyduların hızlarına bağlı olarak zaman dilimleri arasında fark oluşmakta ve bu farklar hesaplanmadan doğru konum belirlenmesi mümkün olmamaktadır.
Daha sonra geliştirilen genel görelilik kuramı ise, kütleçekiminin zaman ve mekânı bükerek evrenin yapısını etkilediğini gösterdi. Bu sayede kara delikler ve evrenin genişlemesi gibi önemli kozmik olayların anlaşılması mümkün oldu.
Zamanın görecelik kuramı, evreni anlamada bir dönüm noktası olarak kabul edilirken, günlük hayatımızdaki teknolojik uygulamalardan kozmik keşiflere kadar geniş bir yelpazede etkisini sürdürmektedir.