Başbağlar katliamının acısı 30 yıldır dinmiyor

Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde 30 yıl önce 33 sivilin teröristlerce katledildiği hain saldırının acısı yüreklerdeki tazeliğini koruyor.

Kent merkezine 220 kilometre uzaklıktaki Başbağlar köyünde, 5 Temmuz 1993 akşamı PKK'lı teröristler, kadınları derede topladıktan sonra evleri yağmalayıp para, altın ve değerli eşyaları alarak tüm evleri ateşe verdi.

Yapılan zulme karşı çıkan 5 kişiyi de evlerde ateşe vererek öldüren teröristler, akşam namazını kılıp camiden çıkan 28 erkeği de köy meydanında topladı. Burada bir süre örgüt propagandası yapan teröristler, daha sonra bu kişileri de kurşuna dizdi. Olaydan sonra bölgede yapılan incelemede yüzlerce boş kovan bulundu.

33 sivil köyde yarın anılacak

Hain saldırının acısı yüreklerdeki tazeliğini koruyor. Başbağlar'da katledilen 33 sivil, yarın köyde anılacak.

Başbağlar katliamına ait izler, köydeki kültürevinde sergileniyor.

Katliamdan yaralı kurtulanlardan hayatta kalan tek kişi olan Başbağlar köyü muhtarı Ali Akarpınar, AA muhabirine, Başbağlar'ın 5 Temmuz 1993'te büyük bir katliama, yangına, talana uğradığını söyledi.

Katliamın üzerinden 30 yıl geçse de acılarının aynı şekilde devam ettiğini belirten Akarpınar, "Başbağlar köyündeki çoğunluğu yaşlı olan insanlar öldürüldü, bunların 5'i de evlerinde diri diri yakıldı. 197 hane, cami, okul ve köyevi dahil olmak üzere önce talan yapıldı, ardından yakıldı. 30 yıldır biz bu acıyı yaşıyoruz." dedi.

Akarpınar, mahkemelerde katliamın katillerini aradıklarını, en son 2021'de Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığınca yeni bir soruşturma başlatıldığını, bir yıllık soruşturma sürecinin ardından 20'si firari 21 sanık hakkında dava açıldığını belirterek, "Bu 20 sanık eğer hayatta ise lütfen bir an önce yakalanıp adalet önünde hesap versinler." diye konuştu.

"Her taraf yangın yeriydi"

Katliamda yakınlarını kaybeden Zülfikar Parto ise 5 Temmuz günü köyde bulunmadığını dile getirerek, "Ben olaydan sonra köye geldim. Katliamda birinci ve ikinci derece akrabalarımı kaybettim. Gerçekten çok kötü bir manzara ile karşılaştık. Her taraf yangın yeriydi. İnsanlarımız şehit edilmişti. Her taraf kan içerisindeydi. Allah bir daha böyle bir felaketi Türk milletine göstermesin. Gerçekten büyük bir katliamla karşılaştık." ifadelerini kullandı.

Köy sakinlerinden Mehmet Aydın da "Teröristler akşam saatlerinde köye gelerek camide bulunan bütün insanları topluyor, propaganda yapacaklarını söylüyor. Herkesi bir araya topladıktan sonra bir haber geliyor ve ateş etmeye başlıyorlar. Birçok insanımızı öldürüyorlar, bazıları ise yaralı olarak kurtuluyor." dedi.

"Babamı, abimi ve teyzemin oğlunu kaybettim"

Ayşegül Aydın ise "Köyde yaşanan katliamı sabah namazı vaktinde haber aldık. Yaşanan katliam sonrası gördüğüm manzarayı anlatamam. Yaşayan bilir ancak. Her şey çok kötüydü. Babamı, abimi ve teyzemin oğlunu kaybettim. Şehit edilenlerin hepsi bizlerin uzak ve yakından akrabamızdı." diye konuştu.

Başbağlar Katliamı'nda şehit edilen kardeşlerimizi rahmetle anıyoruz. Ruhları şad olsun.

URUMÇİ KATLİAMI UNUTULMADI

5 Temmuz 2009’da Çin işgali altındaki Doğu Türkistan’da, Uygur Türklerinin acımasızca katledildiği Urumçi katliamının üzerinden henüz 14 yıl geçti acısı ise ilk günkü gibi taze kaldı.

Türkistan toprakları, 2 bin 200 yıllık geçmişi ile dünyanın en önemli ve köklü medeniyetlerine ev sahipliği yapan, Batıda Hazar Denizi ve Ural Dağları’nın güney kısmına, kuzeyde Sibirya’ya, güneyde İran, Afganistan ve Tibet’e, doğuda Çin ve Moğolistan’a sınır olan Türkistan, oldukça geniş bir sahaya sahip bir coğrafyanın adıdır.

Ne var ki Doğu Türkistan'da yaşayan 35 milyon Uygur Türküne Çin Cumhuriyeti çeşitli asimilasyon politikaları izlemiş hatta  1876 yılından beri Çin işgali altında ezilen Şarki Türkistan’ın adını işgal sonrası Çince “yeni fethedilmiş topraklar” manasına gelen Sincan ismiyle değiştirilmiştir.

Urumçi Katliamı'nda şehit edilen soydaşlarımızı rahmetle anıyoruz. Ruhları şad olsun.

Muhabir: Mehmet Aytaç ÇOKOY