İskender’in Hikâyesi Bursa’da Başlıyor
İskender kebabının tarihi, 19. yüzyılda Bursa’da yaşayan İskender Efendi’ye kadar uzanıyor. O dönemde kuzu etinin yatay değil dikey olarak pişirilmesi fikrini hayata geçiren İskender Efendi, eti ince ince keserek özel tereyağı, domates sosu ve yoğurtla servis etti. Bu lezzet kısa sürede efsane haline geldi.
Gerçek Bursa İskenderi Nasıl Yapılır?
Bursa İskenderi; özel besi kuzularından elde edilen dönerin, taze pişmiş pidelerin üzerine dizilmesiyle başlar. Üzerine kızdırılmış doğal tereyağı dökülür, yanına manda yoğurdu konur ve yanında özel hazırlanmış domates sosuyla servis edilir. İşte onu özel yapan temel unsurlar:
-
Et: Sadece kuzu etinden, sinirsiz ve yağ oranı dengeli hazırlanır.
-
Pide: Alt taban için özel olarak hazırlanan yumuşak pideler kullanılır, fırından taze çıkarılır.
-
Tereyağı: Gerçek Bursa İskenderi’nde kullanılan tereyağı, çoğunlukla köy tereyağı ya da manda tereyağıdır.
-
Yoğurt: Market yoğurdu değil, manda yoğurdu veya özel fermantasyonlu ev yoğurdu tercih edilir.
-
Sunum: Et masaya servis edildikten sonra kızdırılmış tereyağının dökülmesi ile son dokunuş yapılır. Bu sunum bir Bursa klasiğidir.
Diğer Şehirlerdeki İskenderlerde Ne Fark Var?
Bugün Türkiye'nin birçok şehrinde “İskender” adı altında servis edilen kebaplar, bazı önemli farklar içeriyor:
-
Et genellikle dana-kuzu karışımı olur, bu da lezzet yoğunluğunu değiştirir.
-
Altındaki pide çoğu zaman hazır ekmekten yapılır.
-
Tereyağı yerine margarin ya da sıradan yağlar kullanılabilir.
-
Yoğurt sanayi tipi olabilir, manda yoğurdunun kıvam ve asitliği çoğu zaman bulunmaz.
-
Sunumda tereyağının canlı dökülme anı atlanabilir.
Bir Lezzet, Bir Kimlik: Bursa’nın Tescilli Gururu
Bugün “Bursa İskenderi” coğrafi işaret almış, tescillenmiş bir üründür. Bu yönüyle yalnızca bir yemek değil, Bursa'nın kültürel mirasıdır. Kentin pek çok köklü restoranında, özellikle İskender Efendi’nin torunları tarafından işletilen lokantalarda bu eşsiz lezzeti en orijinal haliyle tatmak mümkündür.
