İSTANBUL (AA) - Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneği ve Uluslararası Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları Birliği üyeleri, Tarabya'daki Çin Başkonsolosluğu binası önünde Urumçi olaylarını protesto etmek için bir araya geldi.

Türkiye, ortalama 11 dakika ile yangına müdahale açısından dünya çapında öne çıkıyor
Türkiye, ortalama 11 dakika ile yangına müdahale açısından dünya çapında öne çıkıyor
İçeriği Görüntüle

Olaylarda hayatını kaybedenler için düzenlenen anmada, katılımcılar Türk bayrakları ve pankartlar taşıyarak sloganlar eşliğinde basın açıklaması yaptı.

Uluslararası Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları Birliği Genel Sekreteri Abdureşid Eminhaci, 5 Temmuz 2009'da Urumçi'de binlerce Doğu Türkistanlının hayatını kaybettiğini, on binlercesinin ise kaybolduğunu söyledi.

Eminhaci, Çin'in Shaoguan şehrindeki bir oyuncak fabrikasında zorla çalıştırılan Uygur işçilere karşı ırkçı Han Çinlilerinin başlattığı saldırılar neticesinde çok sayıda Uygur gencin linç edilerek katledildiğini, saldırganların korunduğunu, mağdurların ise tutuklandığını ifade etti.

Bu olayın ardından 5 Temmuz'da Urumçi'de barışçıl şekilde adalet talep eden on binlerce Doğu Türkistanlının Çin güvenlik güçlerinin saldırısına uğradığını dile getiren Eminhaci, bu katliamın Çin yönetiminin Doğu Türkistan halkının hak arayışına verdiği vahşi cevabın simgesi haline geldiğini kaydetti.

Uygur halkının hala aynı baskı düzeni altında yaşamaya zorlandığını ve insan haklarına aykırı uygulamalara maruz kaldığını anlatan Eminhaci, "2025 yılı itibarıyla Doğu Türkistan'da yüz binlerce insan 'mesleki eğitim' adı altında toplama kamplarında tutulmakta, birçok aile parçalanmakta, çocuklar ebeveynlerinden koparılmakta ve kimliklerinden uzaklaştırılarak Çinli ailelere verilmekte ya da devlet yatılı okullarına gönderilmektedir." dedi.

Eminhaci, dini özgürlüklerin ve temel hakların sistematik şekilde ihlal edildiğini vurgulayarak, şunları söyledi:

"On binlerce cami ve mescit yıkıldı veya ibadete kapatıldı. Uygur Türkçesi sistematik olarak yasaklanmakta, çocuklara yalnızca Çince eğitim verilerek kültürel miras bilinçli şekilde silinmektedir. Çin yönetimi, dijital gözetim sistemleri, sosyal puanlama uygulamaları ve yaygın polis baskısıyla bölge halkının her an izlenmesini sağlamaktadır. İnsanlar düşüncelerini ifade etmekten, geleneklerini yaşatmaktan ve inançlarını dile getirmekten korkar hale getirilmiştir. Sokaklar gözetim kameralarıyla donatılmış, şehirler birer açık hava hapishanesine çevrilmiştir."

Kaynak: AA