Yılmaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin geneli ile Sayıştay raporları üzerinde yapılan görüşmelerde milletvekillerinin sorularını ve eleştirilerini yanıtladı.

Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) modeliyle hayata geçirilen projelere yönelik bir soru üzerine Yılmaz, kısıtlı bütçe imkanları nedeniyle KÖİ'nin tercih edildiğini söyledi.

KÖİ konusunda noktasal bazı eksikler olabileceğini ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu:

Avrupa borsaları, Avrupa Merkez Bankası’nın faiz kararının ardından İngiltere dışında günü düşüşle tamamladı
Avrupa borsaları, Avrupa Merkez Bankası’nın faiz kararının ardından İngiltere dışında günü düşüşle tamamladı
İçeriği Görüntüle

"Ama bir bütün olarak baktığımızda iyi ki yapmışız, keşke daha fazla yapsaymışız. Bugün dünyada artan yatırım maliyetlerini gördüğümüz zaman, bu kadar sürede birçok projeyi hayata geçiremezdik. Pandemi döneminde devletin elinde bu hastaneler olmasa bu ülke nasıl bir sosyal maliyet öderdi? Bunun bir hesabını çıkarmak lazım. KÖİ ile ilgili, Türkiye bunları keşke daha fazla yapsaydı. Daha fazla yolumuz, hastanemiz, altyapımız olsaydı. Bir atmosfer oluşturuldu ve sanki KÖİ bir günahmış, olmayacak bir şeymiş gibi bir hava oluşturuldu. Bu, bence kalkınma süreçlerimize de bir zarar. Şu anda 'KÖİ modeli kötü bir modeldir, kullanmayın' demek hiç doğru bir yaklaşım değil. Biz KÖİ'nin son derece faydalı olduğuna, bu ülkenin hızlı kalkınmasında ciddi bir katkısı olduğuna inanıyoruz."

Yılmaz, "2026 yılı bütçesi, istikrar ve refah bütçesidir" sözlerine ilişkin eleştiriler olduğunu ifade ederek, milletin, AK Parti hükümetlerine 24'üncü bütçe yapma fırsatını sunmasının başlı başına güçlü bir istikrar olduğunu vurguladı. Yılmaz, enflasyonu düşürürken büyümeyi, istihdamı ve yatırımı da sürdürerek kalıcı refah üretmek istediklerini anlattı.

- "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz"

Muhalefetin, daha etkili politikalar üretmesi gerektiğini dile getiren Yılmaz, "Muhalefet maalesef gerçekçi olmayan politikalar öneriyor. Bunun en güzel ispatı da bence mahalli idareler. 'Merkezi idareye gelirsek şunu yaparız, bunu yaparız, onu da hallederiz, bunu da çözeriz' diyenlerin, mahalli idaredeki performansları ortada. Güzel bir sözümüz var, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. 2002'de bütçe içerisinde mahalli idarelere verdiğimiz kaynak yüzde 4'tü, bugün yüzde 8,8'dir. 'Mahalli idarelere kaynak vermiyorsunuz' dediğiniz tablo budur." ifadelerini kullandı.

Yılmaz, parti ayrımı gözetmeksizin tüm belediyelerin SGK prim borçlarını ödemekle yükümlü olduğunu, belediye başkanlarının SGK prim borçlarını mazeret olarak kullanamayacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı dönemdeki çalışmalarını anlatan Yılmaz, şöyle devam etti:

"O tarihlerde de merkezi idare başka bir siyasi görüşteydi ama 'merkezi idare başka, o yüzden başarısız oldum' demedi. Oturdu, kendi planlamasını yaptı. Önceliklerini ortaya koydu. Çöp dağları vardı, kaldırdı. Su problemi vardı, çözdü. Ulaşım problemini çözdü. Aslında o başarı Cumhurbaşkanımızı iktidara taşıdı. Dolayısıyla orada başarısızlığın bir bahanesi yok. 'Merkezi idare şunu yaptı, bunu yaptı, o yüzden yapamadım' gibi mazeretlere sığınmayalım. Yüzde 8,8 oranında para veriyoruz belediyelere. Kendileri de çok öz kaynak üretebilirler. Başarılı bir belediye başkanı, yatırım yapmaya niyeti olan bir başkan yapar."

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, kişi başına düşen milli gelire göre Türkiye'nin bu yıl yüksek gelirli ülkeler grubuna gireceğini vurguladı.

AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın sadece ekonomik gelişme sağlamadığını, sosyal kalkınmayı ve çevresel standartları da yükselttiğini kaydeden Yılmaz, "Bir taraftan da vesayetçi bir sistemden, bu ülkede seçilmiş hükümetlerin seçilmemiş birtakım odakların kontrolünde olduğu dönemlerden çıkarıp normal bir demokrasi haline getirdi Türkiye'yi. Bu da kalkınma sürecinin önemli bir parçasıdır. Sandığa gitmeyip yönetmeye kalkan odaklar, FETÖ başta olmak üzere daha önceki yapılar, bürokratik yapılar tasfiye edildi. Bu da kalkınma sürecinin çok çok önemli bir parçasıdır. Bunu da hiç unutmayalım." değerlendirmesinde bulundu.

- "Hem güçlü hem haklı olacağız"

Savunma sanayisine önem vermeye devam edeceklerini vurgulayan Yılmaz, "NATO'nun yüzde 5 hedefi koyduğu, Avrupa Birliği'nin 'SAFE Programı' ilan ettiği, demokrasinin beşiği dediğimiz ülkelerin savunma harcamalarını arttırdığı bir dünyada, jeopolitik risklerin yükseldiği bir dünyada Türkiye, caydırıcı bir güç olmak zorunda ve savunma sanayisini daha da geliştirmek durumundadır." dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Savunma sanayinde hiçbir şekilde fedakarlık olmayacaktır. 'Savaşla, saldırganlıkla' bunu izah etmek abesle iştigaldir. Böyle bir şey söz konusu değil. Türkiye her zaman diplomasiyi, barışı birinci sıraya koymuş bir ülkedir. Bunun da somut örneği, Gazze'den Karabağ'a, Ukrayna'dan Somali, Etiyopya meselesine kadar birçok konuda diplomasi ile barışı ön plana koyan bir ülkedir. Ama şunu da öğrenmiş durumdayız; ne kadar haklı olursanız olun, güçlü değilseniz bu dünyada başkalarının merhametine güvenerek yaşayamazsınız. Gazze'de bunu gördük. Hem güçlü olacağız hem haklı olacağız. İkisini bir arada yapmak durumundayız ve Türkiye Cumhuriyeti olarak da bunu yapacağız."

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, görüşmelerin ardından 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin maddelerine geçilmesi oylanarak kabul edildi. Daha sonra bütçe ve kesin hesap kanun tekliflerinin birinci ve ikinci maddeleri okundu.

Kaynak: AA