MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, bütçe giderlerinin bir önceki yıla göre yüzde 28,49 artışla 18,9 trilyon liraya çıkarıldığını, bütçe gelirlerinin ise yüzde 26,68 artışla 16,2 trilyon liraya yükselmesinin hedeflendiğini açıkladı.

Aksu, "Bugün başladığımız müzakerelerle Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı bütçelerinin yanı sıra 17 bakanlığın, toplamda ise 228 kamu kurumunun bütçesi, 227 kamu kurumunun kesin hesabı ve 222 Sayıştay raporu üzerine görüşmeler yapılacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin önümüzdeki bir yıllık sürede kamuya kaynak aktarma ve bu kaynakları dağıtma yetkisini verdiği bütçe; aynı zamanda uygulanan ekonomik, mali ve sosyal politikaların önemli bir aracıdır.

“İstikrar ve refah” bütçesi olarak takdim edilen 2026 yılı bütçesi, kaynak verimliliğini artıran ve çevresel sürdürülebilirliği önceleyen; yeşil ve dijital dönüşüm politikaları ile üretim süreçlerinde verimliliği ve rekabetçiliği bütüncül olarak artırmayı amaçlayan bir bütçe olarak tanımlanmakta, orta vadeli program ve On İkinci Kalkınma Planı hedefleriyle uyumlu şekilde hazırlandığı görülmektedir." diye konuştu.

Satırbaşları şöyle:

Bütçe giderleri bir önceki yıl bütçe kanununa göre yüzde 28,49 artışla 18,9 trilyon liraya çıkarılmakta, bütçe giderlerinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 24,5 olması öngörülmektedir.

Bütçe gelirlerinin ise yüzde 26,68 artışla 16,2 trilyon liraya yükseltilmesi hedeflenmektedir.

Bu durumda bütçe açığının yüzde 40,5 artışla 2,7 trilyon lira, bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 3,5 olması öngörülmektedir.

2026 yılı bütçe ödeneklerinin ekonomik sınıflandırmaya göre en büyük gider kalemlerinin cari transferler, personel giderleri ve faiz giderleri olduğu görülmektedir.

Değerli milletvekilleri,

Kaynakların ne yönde ve hangi amaçlara yönelik olarak kullanıldığı bütçelerin hedeflerini de göstermektedir.

Ayrılan paylara bakıldığında 2023 ten itibaren deprem yaralarını sarmanın öncelikli hedef olduğu, eğitim ve sağlık başta olmak üzere güvenlik, sosyal yardımlar, yatırımlar, ekonomik destek ve teşviklere ayrılan payın istikrarlı bir artış içinde bulunduğu görülmektedir.

2026 bütçesinde de %15,3 oranıyla bir önceki yıla göre %32,8 artışla en büyük pay eğitime ayrılmıştır.

Eğitimle beraber ikinci en çok pay sağlığa ayrılmıştır.

Kapsayıcı sosyal destek sistemine sahip bir ülke olarak bütçede önemli bir sosyal yardım kalemi oluşturulmuş, doğalgaz ve elektrikteki Devlet destekleri ile asgari ücret tutarına kadar olan tüm ücretlerin vergi dışı tutulması da dahil edildiğinde sosyal harcamalar için bütçenin yüzde 12,6 sına tekabül eden 2,3 trilyon lira kaynak ayrılmıştır.

Bu kaynaklarla muhtaçların, dezavantajlı grupların ve yaşlıların onurlu bir yaşam sürmesinin temin edileceğine inanıyoruz.

Bütçe, yatırımı, üretimi, istihdamı ve ihracatı destekleyerek ülkemizin sahip olduğu refahı toplumun tüm kesimlerine yaymayı hedeflemektedir.

Bu amacın gerçekleştirilmesinde sanayinin rolü büyüktür ve küresel koşulların baskısına rağmen sanayide pozitif görünüm korunabilmiştir.

2025 yılının Ocak-Haziran döneminde sanayi sektörü bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,1 artışla büyümeye pozitif katkı yapmıştır.

İmalat sanayii ihracatımız Ocak-Ağustos döneminde yüzde 4,4 oranında artarken orta ve yüksek teknolojili ürünlerin ihracatı bu dönemde yüzde 10,7 artmıştır.

Ticari kredi kefaletleri içerisinde (yüzde 44,6’lık pay ile) imalat sanayii ilk sırada yer alsa da krediye erişim, en çok karşılaştığımız sorundur.

İkinci ise sanayii için nitelikli iş gücü, usta temin sorunudur.

Diğer yandan PMI verileri faaliyet koşullarındaki bozulma eğiliminin bir buçuk yıla ulaştığını göstermektedir. Eylülde de 46,7’ye gerileyerek imalat sektörünün yavaşladığına işaret etmektedir.

Kayseri'de husumetlisini camide namaz kılarken bıçaklayarak öldüren sanık hakim karşısına çıktı
Kayseri'de husumetlisini camide namaz kılarken bıçaklayarak öldüren sanık hakim karşısına çıktı
İçeriği Görüntüle

2026 yılı bütçesinde, sermaye giderleri, sermaye transferleri ve yatırımları hızlandırma ödeneği olmak üzere toplam 2,7 trilyon lira yatırım harcama ödeneği öngörülmüştür.

Bu tutar bütçenin yüzde 10,6’sına denk gelmektedir.

Ayrıca, yerli ve yabancı yatırımların ülkemize daha fazla gelmesi amacıyla reel kesim destekleri için de bütçede 493 milyar lira ödenek öngörülmüştür.

Ülkemizin stratejik alanlarından savunma sanayinin güçlendirilmesi gayesiyle savunma ve güvenliğe (Savunma Sanayii Destekleme Fonu için ayrılan kaynak da dâhil edildiğinde) bütçenin yüzde 11,4’üne tekabül eden 2,1 trilyon lira ödenek ayrılmıştır.

Türkiye güçlü bir savunma sanayi ekosistemi oluşturmuştur.

Milli teknoloji hamlesinin çıktıları gurur vericidir.

Sektörün büyütülmesi, ileri teknolojinin diğer alanlara yayılması bakımından da hayati önemdedir.

Yakalanan ivmenin kurumsal, beşeri ve idari kapasitenin güçlendirilmesiyle sürdürülebilir olmasını arzu ediyoruz.

Son dönemlerde sektör içinde yer alan özellikle küçük işletmelerin dile getirdiği bazı sıkıntıların giderilmesi sektör dinamizmini artıracaktır.

Sürdürülebilir sanayi üretimi devletin öncülüğü ve desteğiyle özel sektör tarafından hayata geçirilmeye devam etmelidir.

Değerli milletvekilleri tarım, ekonomik faaliyet olmasının yanı sıra öncelikli stratejik sektörlerdendir. Tarım; milli güvenliğin, toplumsal istikrarın, çevresel sürdürülebilirliğin ve insan sağlığının temelidir.

Tarımın bu önemine uygun olarak da tarım arazilerinin korunmasından üreticinin desteklenmesine, üretimin planlanması ve yönlendirilmesine, üretici birlikleri ve tarımsal kurumlara, hasattan tüketiciye ulaşan süreçte sağlıklı bir gıda sevk zincirinin oluşturulmasına ve tüketicinin güvenli sürdürülebilir gıdaya erişimine uzanan etkin bir mekanizma oluşturulması gerekmektedir.

2026 yılı bütçesinden tarıma ayrılan kaynak %25,8 artışla 888 milyar liraya çıkarılmıştır.

Tarımsal destek programları için yüzde 24,4 artışla 168 milyar lira kaynak ayrılmıştır.

Tarımın sürdürülebilirliği doğal kaynakların rasyonel kullanımına, iklim ve çevre duyarlılığına, tarımsal üretimin devamlılığı ise çiftçimizin üretimi sürdürmesine yönelik engellerin kaldırılmasına bağlıdır.

Diğer yandan enflasyon içinde önemli bir paya da sahip olan gıdanın arzında yeterlilik aynı zamanda da tüketicinin sağlıklı ve güvenli gıdaya erişimi kritik önemdedir.

Üretimden tüketime uzanan yolculuğun sağlıklı bir çerçeveye oturtulması hem gıda arz güvenliği hem de maliyet performansını etkileme gücüne sahiptir ve bu doğrultuda gerekli mekanizmaların oluşturulması şarttır.

Bu nedenle çiftçimizin desteklenmesi, üretimin planlanması ve ihtiyaçlar doğrultusunda üreticinin yönlendirilmesi hayati önemdedir.

Üretici birliklerinin gözden geçirilmesi, depolama ve nakliyeyi içinde barındıran sağlıklı bir sevk zincirinin oluşturulması gerekmektedir.

2026 bütçesinde deprem yaralarının sarılması için toplam 653 milyar lira kaynak ayırılmıştır.

Diğer yandan yapılan yasal düzenlemeler ve devletimizin verdiği desteklerle birçok şehrimizde kentsel dönüşüm hızlanmıştır.

Bu sürecin kesintiye uğramadan devam ettirilmesi ve güvenli mekanlar oluşturulması için başta İstanbul olmak üzere diğer iller için de yeterli kaynak ayrılmalıdır.

Ülkemiz bir deprem ülkesidir ve önleyici tedbir her zaman daha az maliyetli olandır.

Bütçe, kaynakların öncelikler ve toplumun temel ihtiyaçlarını karşılamayı esas alan optimal bir denge oluşturulmasını gerektirmektedir.

Bu doğrultuda bütçe teklifinin vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına odaklanan, toplumun tüm kesimlerine sahip çıkan programlar, destekler ve ödenekler içerdiği ve üst belgelere uygun şekilde hedeflerin belirlendiği görülmektedir.

Bununla birlikte, vatandaşlarımızın ertelenen bazı taleplerinin değerlendirilmesi, haklı beklentilerinin karşılanması gerektiğini düşünüyoruz.

Bu kapsamda, öncelikle dar gelirli vatandaşlarımızın beklentilerinin karşılanması önemli olacaktır.

Esnafımızın rekabet gücü korunacak şekilde faaliyetleri desteklenmelidir.

Çiftçimizi daha fazla desteklemek amacıyla üretim maliyetlerini düşürücü, ürünün değerini koruyucu, önlemler alınmalıdır.

Emeklilerimizin refah seviyesi artırılmalı, çalışanların geçim şartları iyileştirilmelidir.

Emeklilerimizin aylıkları onların geçim şartlarına uygun olacak ayrı bir endekse göre hesaplanmalıdır.

Bu amaçla sosyal güvenlik sistemi ve personel rejimi yeniden düzenlenmelidir.

Herkesin gelirine göre vergilendirildiği adil bir vergi sistemini öngören vergi reformu hayata geçirilmelidir.

Vergisiz alanlar vergilendirilmeli, kayıt dışı ile etkin mücadele sağlanmalıdır. Gelir vergisi oran ve dilimleri az kazanandan az, çok kazanandan çok olacak şekilde düzenlenmelidir.

Kamuda tasarruf etkinleştirilmeli, kaynak israfının önüne geçecek yapısal tedbirler alınmalıdır.

Kurumsal yapı devletin temel fonksiyonlarına ve yeni gelişmelere uygun, kalkınma hedefleriyle uyumlu olacak şekilde gözden geçirilmelidir.

Yatırımı özendirmek ve sanayicimizi desteklemek üzere teşvik sistemi basitleştirilmeli ve etki gücü artırılmalıdır.

Devlet destek ve teşvikleri verimli hale getirilmelidir.

MHP olarak vatandaşlarımızın geçim şartlarını zorlayan beslenme, barınma ve giyinmeyi ailelerimize yük olmaktan çıkaracak bir mekanizmanın inşasını gerekli görüyoruz.

Bu çerçevede genel başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin açıkladığı proje doğrultusunda, belirlenecek asgari refah seviyesinin altında gelir elde eden her aileye doğrudan gelir desteği verilmesini öngörüyoruz.

Bugün artık nicelik sorununun büyük ölçüde aşıldığı başta eğitim ve sağlık olmak üzere kamu hizmetlerinde kalite, önemli hale gelmiştir.

Özellikle yükseköğretimin eğitim-istihdam ilişkisini kuracak, Türkiye’nin kalkınma hedeflerine ve yaşanan teknolojik devrime müzahir bir perspektifle planlanması sağlanmalıdır.

Yarının insan gücü ihtiyacını bugünden temin edecek adımlarda geç kalınmamalıdır.

Türkiye şehidine gazisine şehit yakınına her şartta öncelikli olarak sahip çıkmış çıkmaya da devam etmektedir.

Zira vatan onların sayesinde kurulmuş terörle mücadelede onlar sayesinde başarılı olunmuştur.

Askeri hastaneler yeniden kurulmalıdır.

Bu anlayışla şehit yetimlerinin tamamına istihdam hakkı verilmesi, gazilere ilave istihdam sağlanması, ayrıca terörle mücadelede yaralandığı halde gazi sayılmayanların gazilik hakkının mutlaka verilmesini temin edecek düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerekmektedir.

MHP olarak bu yönde yaptığımız çağrının ve verdiğimiz tekliflerin bu bütçe döneminde karşılık bulmasını arzu ediyoruz.

Türk ve Türkiye yüzyılında; Daha demokratik, daha adaletli, daha müreffeh lider bir Türkiye hepimizin özlemidir.

Birlikte yaşama iradesinin güçlendiği huzur ve refahın arttığı dik baş tok karın ve mutlu yarını hedefleyen bir Türkiye’yi inşa edeceğimize inanıyoruz.

Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri;

Bölgemizde tarihî gelişmelerin yaşandığı bir süreçte Türkiye, karmaşık bölgesel gelişmelerde kilit rol oynamaya, millî birlik ve kardeşliğini pekiştirmeye, ekonomik olarak güçlenmeye ve dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olma hedefine ulaşmak için gayret göstermeye devam etmektedir.

Biz büyürken başka ülkelerin yerinde saymadığının bilinciyle küresel rekabette öne çıkmak için stratejik öncelik planlamasıyla, akılla, bilimle, gayretle hareket etmek daha çok çalışmak mecburiyetimiz vardır.

2025’in ilk yarısında Türkiye ekonomisi yüzde 3,6 oranında büyümüştür.

Milli gelirimiz yıllıklandırılmış bazda 1,5 trilyon dolara, kişi başına düşen gelirimiz 17 bin dolara yaklaşmıştır.

Zirai dona bağlı olarak daralan tarım sektörü hariç, tüm sektörler yılın ilk yarısında büyüme kaydetmiştir.

İmalat sanayi, yüksek teknolojili üretimdeki artışın desteğiyle 12 çeyreğin en iyi performansını sergilemiştir.

Ekonominin istikrarlı büyümesiyle beraber iş gücü piyasası güçlü görünümünü sürdürmüş, işsizlik oranı 29 aydır tek hanelerde seyretmiştir.

Eylül ayında da işsizlik %8,6 oranı ile tek haneli seviyelerde kalmaya devam etmiştir.

2024 yılında istihdamımız 988 bin kişi artarken eylül ayında istihdam 32 milyon 491 bin kişi olmuştur.

Zayıf dış talep görünümüne rağmen eylül ayında yıllıklandırılmış ihracat %3,2 oranında artışla 269, 7 milyar dolarla tarihsel olarak en yüksek ihracat rakamına ulaşmıştır.

İthalat %5,6 artışla 359,2 milyar dolar olmuş, yıllık dış ticaret açığı %13,5 artışla 89,2 milyar dolara çıkmıştır.

Ocak-eylül döneminde de dış ticaret açığı önceki yıla göre yüzde 11,8 oranında artmıştır.

Önümüzdeki süreçte dış ticaret dengesinin ve ithalattaki gelişmelerin takip edilerek ithal bağımlılığımızı azaltacak alternatif adımların hayata geçirilmesi gerekmektedir.

İthalattaki artışa rağmen, mal ve hizmet ihracatındaki olumlu performans sayesinde cari dengenin sürdürülebilir seviyelerde kalmaya devam etmesi sevindiricidir.

Ağustosta yıllık cari açık 18,3 milyar dolara gerilemiştir.

Artan turizm gelirlerinin de katkısıyla yıllık cari dengenin iyileşmesi ve 2025 yılında cari açığın GSYH’ye oranının %1,4 ile sürdürülebilir seviyelerde kalması önemlidir.

Merkez Bankası rezervleri, 17 Ekim haftasında 198,4 milyar dolarla tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmıştır.

Dezenflasyon politikalarının finansal istikrara katkısıyla, Türkiye’nin 5 yıllık CDS primi, yıl içerisinde sınırlı dalgalanmalar göstermekle birlikte eylül ayında 234 baz puan seviyesine kadar inmiş, halen de 260 seviyesindedir.

Bu veriler kuşkusuz Türkiye ekonomisine güvenin de göstergesidir.

Borçlanmanın yapısında iyileşmenin sürdüğü gözlenmektedir.

2023 yılında yüzde 35,8 olan TL cinsi borcun toplam borç içindeki payı, Eylül 2025 itibarıyla yüzde 46,9 seviyesine yükselmiştir.

AB tanımlı genel yönetim borç stokunun milli gelire oranındaki düşüş eğilimi de devam etmektedir.

Dezenflasyon süreci 2024 yılı Haziran ayından itibaren sürmektedir.

Mayıstaki zirveden sonra tüketici enflasyonunda 42 puandan fazla düşüş sağlanması önemli bir kazanım ve başarıdır.

Bununla birlikte başta kira olmak üzere hizmet enflasyonunda devam eden yüksek seyir ayrıca gıdada arz yönlü kısıtlar bu iyileşmeyi kısmen sınırlamıştır.

Dezenflasyon süreci eylül ayında kesintiye uğramış olsa da enflasyonla mücadele sonuçlarını vatandaşlarımızın daha çok hissedeceği zamanın yakın olduğuna inanıyoruz.

Enflasyon mücadelesinin maliye politikalarıyla desteklenmesi, kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması, israf ve usulsüzlüklerin önüne geçilmesi milletimizin güvenini artırırken Türkiye ekonomisini daha dirençli hale getirecektir.

Türkiye ekonomisi büyüyen, istihdam yaratan, ihracatını artıran, sürdürülebilir cari açığa sahip, en az borçlu ülkelerden birisidir. Bütçe dengeleri deprem etkisiyle bozulsa da öngörülen çerçevede seyretmektedir.

Bunlarla beraber enflasyonun yüksek seyretmesi gelir dağılımı adaletinin bozulmasına da sebep olmaktadır.

Bu nedenle ekonomi politikalarında vatandaşlarımızın tahammül gücünü dikkate almak gerekmektedir.

Türkiye’de yaşanan sorunların çoğu yüzeysel değil yapısaldır.

Dolayısıyla çözümlerin de köklü yapısal tedbirlere, bütüncül politikalara dayalı olması gerekir.

Türkiye her alanda çok önemli atılımlar yapmıştır yapmaya da devam etmektedir. Ekonomik gelişimi etkin dış politikası ve siyasi gücüyle küresel önemli bir aktördür.

Kuşkusuz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ve Cumhur ittifakıyla tesis edilen yönetim istikrarı ve siyasi istikrar, terörsüz Türkiye girişimiyle sağlanan huzur, güçlenen demokrasi ve öngörülebilirlik, ekonomik istikrarın da teminatı olmaktadır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak üreten, istihdam yaratan, üretilen değerden herkesin adil pay almasını mümkün kılan ve gelir dağılımını adaletli hâle getiren, nimet ve külfetin bütün kesimlerce hakça paylaşılmasına dayanan bir ekonomik ve toplumsal düzenin tesis edilmesini öngörüyoruz.

Bu amaçla atılan önemli adımlarla birlikte Türkiye ekonomisinin kırılganlıklarını giderecek yapısal reformların süratle gerçekleştirilmesini arzu ediyoruz.

Değerli Komisyon üyeleri,

2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Kesin Hesap Kanun Teklifi’ne ve Sayıştay raporlarına da kısaca değinmek istiyorum. 2024 yılında bütçe açığının GSYH’ya oranı yüzde 4,7 olmuştur. Deprem harcamaları hariç tutulduğunda bütçe açığının GSYH’ya oranı yüzde 3 olarak gerçekleşmiştir.

Ekonomik sınıflandırmaya göre, 2024 yılı bütçe ödeneklerinde yüzde 41,7 oranıyla cari transferler ve sermaye transferleri, yüzde 27,8 oranıyla personel giderleri ve sosyal güvenlik devlet primi giderleri ilk iki sırada yer almıştır.

Sayıştay, 2024 yılında yürütülen düzenlilik ve performans denetimleri kapsamında kamu idarelerinde 2 bin 798'i mali rapor ve tabloları etkileyen, 7 bin 482’si mevzuata uygunluğa ilişkin, 289’u kamu idarelerinin mali yönetim ve iç kontrol sistemine ilişkin hataları içeren toplam 10 bin 569 bulgu tespit etmiştir; en fazla bulgu tespiti 2023 yılında da olduğu gibi 9 bin 471 adetle mahallî idarelere ilişkin olmuştur.

Sıklıkla yapılan hataların başında ise tapu kayıtlarında idare adına kayıtlı olan taşınmazların kurum mali tablolarında yer almamasının geldiği belirtilmiştir. Rutin hataların tekrar etmemesi için kurumlarla etkin bir iletişim ve bilgilendirme mekanizmasının oluşturulması gerekmektedir.

Anayasal bir denetim kurumu olan ve denetim yetkisini Meclisimiz adına yerine getiren Sayıştay incelemelerinin kamu menfaatlerinin korunması ve idarenin denetim yoluyla geliştirilmesi fonksiyonu bakımından oldukça önemli görüyoruz.

Ayrıca, daha önce de gündeme getirdiğimiz gibi, kesin hesapların denetimi için Türkiye Büyük Millet Meclisinde kesin hesapları inceleme komisyonu kurulmasının gerekli olduğunu da tekrar ifade etmek istiyorum.

Muhabir: NAZLICAN ERMİŞ BOZTUNÇ