Erdoğan, konuşmasına Şarm El Şeyh Zirvesi’nin Orta Doğu’da barış için yeni bir döneme işaret etmesini temenni ederek başladı. Gazze ile ilgili daha önce varılan ateşkese dair endişeleri dile getirdiklerini, bu sürece Türkiye’nin katkısının hem bölgesel hem de uluslararası düzeyde pek çok lider tarafından takdir edildiğini belirtti. ABD Başkanı Donald Trump dahil, birçok ülke liderinin Türkiye, Katar ve Mısır’ın rolünü bildiriye koymayı önerdiğini anlattı.
Erdoğan, varılan mutabakatın harfiyen uygulanmasının hayati önem taşıdığını vurguladı. “Bu anlaşma, özünde bir ateşkes düzenlemesidir” diyen Cumhurbaşkanı, İsrail’in geçmiş sicilinin güven konusunda temkinli olunmasını gerektirdiğini söyledi. ABD gibi etkili aktörlerin İsrail üzerinde baskı kurma kapasitesinin korunması gerektiğini ifade etti.
Filistin meselesine dair görüşünü net biçimde ortaya koyan Erdoğan, “1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin devleti kurulması”nın Türkiye için temel hedef olduğunu yineledi.
Gazze’nin bugün adeta devasa bir enkaz haline geldiğini dile getiren Cumhurbaşkanı, bölgedeki durumun acil müdahale gerektirdiğini söyledi. Ev, okul, hastane gibi kritik altyapıların neredeyse tamamen kullanılamaz hâle geldiğini belirtti. Türkiye olarak bugüne kadar 102 bin ton insani yardım gönderildiğini ve son birkaç gün içinde yaklaşık 350 tır yardımın Gazze’ye giriş yaptığını belirten Erdoğan, ileride her gün en az 600 tır girişinin olması gerektiğini vurguladı.
Aynı zamanda yeniden imar planlarının Arap ve İslam ülkeleriyle iş birliği içinde hazırlanması gerektiğini kaydeden Erdoğan, finansman desteğinin kritik olduğunu ifade etti. Türkiye, AFAD, Türk Kızılayı, TİKA ve Sağlık Bakanlığı gibi kurumlarla bu süreci hem insani yardım hem de iyileştirme açısından aktif biçimde yönetme kararlılığında olduğunu söyledi.
Erdoğan, Batılı ülkeler de dâhil olmak üzere, birçok ülkenin Filistin devletini tanıma kararlarını artık yalnızca sembolik değil, iki devletli çözüme giden sürecin yapı taşları olarak görülmesi gerektiğini ifade etti. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile yürütülen görüşmelerin bu çerçevede önemli olduğuna dikkat çekti.
Zirvede Arap Ligi ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi bölgesel kurumların yanı sıra uluslararası ortakların barış sürecinde daha yoğun rol alması gerektiğini ifade etti.
Uçaktaki söyleşide Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin sadece yardımla sınırlı kalmayıp kalıcı çözümler için planlama yaptığını, Gazze’nin yeniden inşası ve dirilişi için yoğun mesai sarf edildiğini söyledi. Kış öncesinde barınma, sağlık, altyapı gibi alanlarda konteyner ve çadır hazırlıklarının devam ettiğini, yaralıların tedavisi için şehir hastanelerinin hazır tutulduğunu belirtti.
Ayrıca, Gazze görev gücünde Mehmetçik’in yer almasıyla ilgili görüşmelerin sürdüğünü, ortak sorumluluğun Türkiye ile uluslararası paydaşlar arasında paylaşılacağını ifade etti.
Erdoğan, İsrail tarafının geçmişteki anlaşmaları ihlal ettiği sicilinin herkes tarafından bilindiğini, bu nedenle uluslararası toplumun bu ateşkesin denetlenmesi ve sorumluların hesap vermesi için etkili mekanizmalar oluşturması gerektiğini söyledi. Bu bağlamda Birleşmiş Milletler gibi kurumların rolünün kritik olduğunu, mevcut anlaşmanın yalnızca başlangıç niteliğinde olduğunu ve sürdürülebilir barış için kararlılığın korunması gerektiğini vurguladı.
Zirvenin, binlerce insanın gözünün Gazze’ye çevrildiği bu dönemde gerçekleştiğini belirten Cumhurbaşkanı, katılımcı ülkeler, liderler ve halklar arasında kurulan dayanışmanın, bölgesel barış umutlarını yeniden canlandırdığını söyledi. Söyleşide ayrıca, zirvenin hazırlıkları sırasında Şarm El Şeyh’te trafik kazası sonucu yaşamını yitiren Katarlı kardeşler için taziyelerini iletti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçakta yaptığı bu söyleşi, Şarm El Şeyh Zirvesi’nden sonra gelinen noktayı, Türkiye’nin yaklaşımını ve barış umudunu uluslararası toplumla paylaşma iradesini açıkça gösteriyor. Türkiye, Gazze için hem insani yardım hem diplomatik çözüm hem de yeniden inşa sürecinde aktif rol üstlenmeye devam edeceğini net biçimde ortaya koyuyor.