Fransa’nın eski 35 büyükelçisi, İsrail’in Filistin halkını yok etme girişimini hızlandırdığına dikkat çekerek ülkenin Orta Doğu’da daha güçlü bir diplomatik inisiyatif alması gerektiğini belirtti. Büyükelçilerin imzasını taşıyan ortak bildiri, Le Monde gazetesinde yayımlandı.
Bildiride, Fransa’nın bölgedeki ihlalleri kınamakta tereddüt etmesinin arkasında, İsrail ve ABD’nin Paris’i muhatap alma isteğinin etkili olabileceği ifade edildi. “İsrail’in güvenliği ve kendisini savunma hakkı” söyleminin kafa karışıklığı yarattığı belirtilen açıklamada, Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkının reddedilmesi, Suriye ve Lübnan’a müdahaleler ile “Büyük İsrail” hedefli bazı söylemler nedeniyle İsrail’in hem kendi güvenliğini hem de bölgesel istikrarı tehdit ettiği vurgulandı.
“İsrail, Filistin devletinin kurulma imkanını engellemek amacıyla Batı Şeria’daki sömürgeciliğini artırırken ve Filistin halkını yok etme girişimini sürdürürken buna seyirci kalamayız.” ifadelerine yer verilen bildiride, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un eylülde açıkladığı Filistin devletini tanıma kararının önemli ancak mevcut koşullar altında yetersiz olduğu kaydedildi.
Açıklamada, uluslararası hukuka uyulmamasının ve “çifte standart” algısının Fransa’nın imajına zarar verdiği, bağımsız ve adil olarak görülen Fransız diplomasisinin etkisinin azaldığı vurgulandı. Ayrıca 7 Ekim 2023 saldırılarının kınandığı, ancak bu olayın Filistin halkına yönelik etnik temizliği haklı çıkaramayacağı belirtildi.
Büyükelçiler, Paris yönetimine şu somut adımların atılması çağrısında bulundu:
-
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve zulümleri destekleyen İsrailli yetkililerin Fransa’ya girişinin yasaklanması,
-
Gazze’deki saldırıların sona ermesi,
-
BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA) aracılığıyla acil insani yardım ulaştırılması,
-
Avrupa Birliği-İsrail Ortaklık Anlaşması ve askeri malzeme sevkiyatlarının askıya alınması,
-
Gazze ve Batı Şeria’da suç işleyen Fransız vatandaşlarının yargılanması.
Bildiride, Orta Doğu’daki mevcut yaklaşımın değişmemesi halinde Fransa’nın hem uluslararası hukuk hem de kendi diplomatik etkinliği açısından kayıp yaşayacağı uyarısında bulunuldu.
