CRISPR CAS-9 teknolojisi ile virüslerin genetiğinde değişiklik yapılması hastalıkları önleyebilir mi?

Bilim insanlarının fareler üzerinde yaptığı deneylerde genetiği değiştirilen virüsler konusunda önemli başarılar elde edildi. Araştırmacılar, bu deneyleri 2020 yılından beri gerçekleştiriyor. Bu noktada akıllara CRISPR CAS-9 teknoloji kullanılarak genetiği değiştirilmiş virüslerin konak hücredeki etkisi zayıflatılabilir mi? ya da etkinliği doğrudan deaktive edilebilir mi? gibi sorular geliyor. Konuyla ilgili detayları Yüksek Teknoloji Araştırma Merkezi (YUTAM) Başkanı Ömer Memoğlu Bengü Türk Haber için açıkladı...

Polonya’ya Bayraktar TB2 teslimatı tamamlandı Polonya’ya Bayraktar TB2 teslimatı tamamlandı

Araştırmanın sonuçları çarpıcı

Araştırmacılar herpesvirüs-1 (HSV-1) adlı uçuğa neden olan virüse sahip fareleri kullandığı çalışmalarında farelere CRISPR gen değiştirme teknolojisi ile üretilen HSV-1 virüsleri enjekte ettiler. Bununla birlikte bu virüsleri daha kolay izlenmek için ise içlerine işaretleyici bir floresan gen de eklediler. Bu gen sayesinde genetiği değiştirilmiş virüsleri vücutta kolayca takip eden araştırmacılar, ilginç sonuçlara ulaştılar. Buna göre genetiği değiştirme teknolojisi ile üretilen virüslerin asıl virüsleri dönüştürebildiği de tespit edildi.

Bu virüsler, normal hastalık yapıcı virüslerle aynı özelliklere sahip olsalar da hastalık yayıcı özellikleri etkisiz hâle getirilebiliyor. Bilim insanlarının çalışmasında uçuk hastalığı virüsüne eklenen bir genle virüsün bulaştığı vücudun savunma mekanizmasından korunması sağlanmış oldu.

CRISPR CAS-9 teknolojisi ile virüslerin de genomunda çeşitli ve kalıtsal değişiklikler yapılması mümkün olabilir

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan YUTAM Başkanı Ömer Memoğlu, "CRISPR CAS-9 teknoloji insanların genetik kodlarında değişiklik yapılmasına imkân tanıyan bir genetik makas olma özelliğinin yanında bulaşıcı virüslerin de genetiklerinde çeşitli değişiklikler yapılmasına imkân sağlayan bir teknoloji. Ne kadar bilimsel ve etik tartışmalar süre gelse de teknoloji fareler üzerinde bilimsel olarak denenmeye, insanlar üzerinde ise illegal olarak kalıcı/kalıtsal hastalıkların onarılması tüccarlığıyla biyohackerlar tarafından çeşitli riskler altında denenmeye devam ediyor. Biyogüvenlik yönünden endişemiz şudur ki mevcut virüsler üzerinde yapılan genetik değişikliklerin laboratuvar ortamından dışarıya sızması sonucu yeni bir salgın/bulaşıcı hastalığa neden olması ihtimali. Bilim insanlarının en ufak bir hatasında insanlığın başına çok büyük belalar açılabilir. Onun için çalışmaların büyük bir titizlik ve dikkatle sürdürülmesi, uluslararası kurumların ilgili çalışmaları sık sık kontrol etmesi gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.

images - 2023-12-17T142408.307

Kara-bilim bu teknolojiyi biyolojik silah yapımında kullanabilir

Bilim insanlarının bu teknolojiyi mevcut virüslerin genomunda hastalığı hafifletmek ya da tamamen deaktive etmek adına faaliyet yürüttüğünü ancak bu işin bir de kara-bilim boyutu olduğunu belirten Memoğlu, "Bilim insanları virüslerin genomuna yönelik sürdürdüğü çalışmalarında mevcut virüsün etkisini, bulaşıcılığını azaltmak ya da deaktive etmek için faaliyet yürütürken bu işin bir de kara-bilim kısmı var. Kara-bilim bu teknolojiyi biyolojik silah geliştirme noktasında kullanıyor. Bu tür genetiği değiştirilmiş yeni nesil virüslerle mücadele etmek oldukça zor olacak. Özellikle biyolojik silah yapımında virüsün konak hücreye yerleşmesine müteakip ortaya çıkacak belirtilerin olabildiğince geç çıkmasına yönelik kodlamalar yapılarak hastalığın çok hızlı ve gizlice yayılması amaçlanıyor. Bu nedenle bireyler bulaşıcı hastalıkla enfekte olduğunun farkında olmadan bu tür genetiği ile oynanmış virüsleri kuluçka süresinde tüm dünyaya hızlıca yayabilir." değerlendirmesinde bulundu.

img-20231212-002023

Biyolojik Vatan (Biyovatan) Doktrini

Açıklamalarının devamında Biyolojik Vatan (Biyovatan) Doktrini'ni geliştirdiğini anımsatan YUTAM Başkanı Ömer Memoğlu, "Ülkemize biyogüvenlik çerçevesinde Biyolojik Vatan (Biyovatan) Doktrini adı altında bir çalışma önerdim. Tekrar ifade ediyorum. Türk milletinin genetik mirasının korunması ve gen havuzunun oluşturulması, yeni nesil biyolojik silahlara yönelik önlem alınması lazım. Bununla birlikle biyogüvenlik kapsamında Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde KBRN sınıfı askeri personel etkin faaliyet gösteriyor. 21. yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren örtülü savaş tamamen kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer (KBRN) konseptine evrilecek. Onun için KRBN sınıfına yönelik bütçenin artırılması ve Biyolojik Vatan (Biyovatan) Doktrini'nin Kara Kuvvetleri Komutanlığı'mız bünyesinde hayat bulması hayati öneme sahiptir." ifadelerini kullandı.

Infografik

yutam-crispr