Sarı, körfezlerden ve kıyılardan suyun renginin değiştiğini ve yoğun bir alg çoğalması olduğunu vurgulayarak bu durumun genellikle mayıs ayından itibaren kadar görülmesi gereken bir durum olduğunu ancak su sıcaklıklarının yüksek olması ve denizin kirliliğinin etkisiyle alg çoğalmasının 1 ay erkenden başladığını ifade etti.
"YOĞUN BİR ALG ÇOĞALMASI VAR"
Prof. Dr. Sarı, Marmara Denizi'nde su sıcaklıklarının uzun yıllar ortalamasından 3 derece daha yüksek olduğunu belirterek, "Su sıcaklıkları uzun yıllar ortalamasından 3 derece daha yüksek. Şu an 11, 12 derece civarında. Olması gereken su sıcaklığı ise 9 ya da en fazla 10 derece olmalıydı. Marmara, diğer denizlerimiz gibi ısınmaya devam ediyor. Bu sene böyle devam ederse rekor düzeyde su sıcaklıkları ile karşılaşmak sürpriz olmaz. Son dalışımı yaklaşık 1 hafta önce yaptım. Görüş mesafesi 2 buçuk 3 metre civarındaydı, görüş kötüydü. Yoğun bir plankton çoğalması var. Körfezlerden, kıyılardan suyun renginin sarıdan turuncuya, kahverengiden koyu yeşile dönmeye başladığını görüyoruz." dedi.
RENGİ DEĞİŞTİ
Prof. Dr. Sarı, körfezlerden ve kıyılardan suyun renginin değiştiğini ve yoğun bir alg çoğalması olduğunu vurguladı.
Sarı, şöyle devam etti:
“Gemlik Körfezi’nin bazı sığ kıyılarında yakamoz oluşturan plankton grupları da ortaya çıktı. Bunların hepsi normalde Mayıs ayı başı gibi karşılaşmamız gereken durumlar. Ancak deniz suyu sıcaklıklarının yüksek olması ve aynı zamanda Marmara Deniz’ini yoğun şekilde kirletiyor olmamızın sonucu olarak şu an alg çoğalması en az 1 ay, 1 buçuk ay öne doğru gelmiş oldu. Çok yoğun bir alg çoğalması var. Algler neden çoğalır? Denizin rengini değiştiren bu organizmalar neden çoğalır? Maalesef Marmara Deniz’ini atık çukuru olarak kullanmaya devam ediyoruz. 25 milyon insanın attığı atıkların yüzde 52'sini ileri biyolojik arıtmadan geçiriyoruz. Geri kalan yüzde 48'ini doğru düzgün arıtmak bir tarafa, sadece sıvılaştırarak denize boca etmeye devam ediyoruz. Kirlilik kaynaklarımız hiç kesintiye uğramadan, üzülerek söylüyorum, devam ediyor. Türkiye’nin yarısına hizmet sunan endüstri kümeleri Marmara Denizi'nin çevresinde toplanmış durumda. Ne yazık ki onların atıkları da doğru düzgün arıtılmadan Marmara Denizi'ne verilmeye devam ediliyor."
YIL İÇİNDE KENDİNİ YENİLER"
Çevre Mühendisi Prof. Dr. Mustafa Öztürk ise özellikle fosforlu kirleticilerin denize deşarj edilmesinin Marmara'nın tabanını olumsuz etkilediğini ve kirliliği arttırdığını açıkladı.
Olumsuzluklara dikkat çeken Öztürk, “İkinci önemli olay ise fosfor kirliliği. Eğer siz Marmara Denizi’ni kurtarmak istiyorsanız, ‘fosfor kirliliği’ dediğimiz kirliliği kontrol altına almanız lazım. Bunun için bütün atık sular, Marmara Denizi çevresi, havzası diyelim… Burada koruma alanı haline dönüştürülmeleri gerek. Sonra, Marmara havzası içerisinde bütün hayvan çiftlikleri, altını çizerek söylüyorum, önemli fosfor kaynağı. Mandıralar, atık su arıtma tesisleri, tarımsal kaynaklı kirleticiler kesinlikle ileri kademe arıtılmalı. Marmara Denizi’nde fosfor kirliliği kontrol altına alınırsa, Marmara Denizi 5 ile 10 yıl içerisinde kendini yeniler." değerlendirmesinde bulundu.