MHP Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy, Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin İkinci Bölümü üzerinde konuştu.

AK Partili Soylu'dan 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü mesajı AK Partili Soylu'dan 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü mesajı

MHP'li Ersoy'un açıklamaları şu şekilde;

Konuşmamın başında 20 Şubat 2015 yılında İzmir’de, Ege Üniversitesinde eğitimine devam ederken PKK’lı teröristlerin kalleş saldırısı sonucunda şehit olan dava arkadaşımız Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nu rahmet, minnet ve dualarla anıyorum, ruhu şad olsun. 

Öncelikle Covid-19 salgını ve 6 Şubat depremi başta olmak üzere, kesintisiz olarak Türkiye’nin her yerinde üstün bir adanmışlıkla görev yapan bütün sağlık çalışanlarına teşekkür ediyorum. Salgında, depremde ve üzülerek ifade etmek istiyorum ki görevlerini yerine getirirken şiddete maruz kalarak kaybettiğimiz sağlık çalışanlarımıza da Allah’tan rahmet diliyorum. 

Görüşülmekte olan kanun teklifiyle uluslararası uygulamalar da gözetilerek ilaç ruhsatlandırma sürecinin hızlandırılarak hastaların ihtiyaç duydukları ilaca daha hızlı erişiminin teminine, mevzuatın uyumlulaştırılmasına, yerli ve millî ilaç üretimlerinin hızlandırılmasına, eczaneler, ecza depoları, ecza ticarethaneleri, ecza imalathaneleri ve laboratuvarlarının teftişinde eczacıların da kanunen yetkilendirilmesine, sağlık turizmi kapsamında yürütülen faaliyetlerin Sağlık Bakanlığı tarafından denetlenmesine yönelik düzenleme getirilmektedir. Bu düzenlemeler çok önemlidir çünkü ülkemiz sağlık turizmi konusunda cazibe merkezi hâline gelmiştir. 2018 yılında Uluslararası Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi kurulmuş ve bu alanda önemli bir atılım gerçekleşmiştir. Bu kanun teklifiyle sağlık turizmi kapsamında yürütülen faaliyetlerin ve yetkinlik kriterlerinin Sağlık Bakanlığı tarafından denetlenmesine, yetkisiz olarak sağlık hizmeti veren veya verdirenler için de adli yaptırım ve idari para cezalarıyla caydırıcılık sağlanması öngörülmektedir. 

Dünya Sağlık Örgütü ve çeşitli kaynaklardan elde edilen verilere göre dünya da 5 trilyon dolarlık bir sağlık turizmi hareketliliği vardır. 2023 yılında toplam 1,4 milyon kişi sağlık hizmeti almak için ülkemize gelmiş ve 2,3 milyar dolar gelir elde edilmiştir. Ülkemizin sağlıktan elde edeceği payın finansal olarak şöyle bir önemi vardır: Normalde 10 liralık bir malı ihraç etmek için 7,5 liralık bir ithalat yapmak gerekir. Oysaki sağlık turizmiyle verilen 10 liralık bir hizmette sadece 2 liralık bir gider söz konusudur. Buradaki kazanç 8 liradır, sağlık turizminin ülkemize olan katma değeri ise yüzde 80’dir. 

Türkiye’ye sağlık turizmi için gelenleri 2’ye ayırabiliriz. Birincisi termal turizm için gelenler, ikincisi tedavi için gelenlerdir. Türkiye'de son on yılda sağlığa yapılan yatırımlar neticesinde iyi bir altyapı, iyi bir teknoloji ve uzman doktor kaynağı mevcuttur. Sağlıkta dönüşüm sürecinin başlamasıyla belirgin ilerleme sağlanmış, 2010 yılında Sağlık Turizmi Daire Başkanlığı kurulmuş ve sağlık hizmeti verecek merkezlerin yönetmelikleri belirlenmiştir. Ülkemize sağlık turizmiyle gelenlerin sayısını artırmak için konaklama şartlarının kalitesi, sağlık kuruluşlarının uluslararası akreditasyonunun olması ve JCI belgesine sahip olmaları çok önemlidir. Sağlıkta ikinci şans yoktur, bu yüzden konulan kuralların denetimi büyük önem arz etmektedir. Ülkemizde sağlık turizminde en çok tercih edilen tedavi seçeneklerinden biri de obezite cerrahisidir çünkü dünya nüfusunun yüzde 40'ı ya fazla kilolu ya da obezdir. Bu tercih sebebine rağmen obezite cerrahisi yapan merkezlerin yeterince denetlenememesi, kuralların kâğıt üzerinde kalması verilen hizmet kalitesini düşürmekte ve sağlık turizminde yıllık yüzde 25 artış beklenirken ülkemiz için problemler doğabilmektedir. Plastik cerrahi, diş ve göğüs hastalıkları gibi bölümlerde de ülkemizdeki doktorların bu konuda ne kadar yetkin olduğu dünyaya anlatılmalı ve sağlık turizmine katkısı tekrar artırılmalıdır. 

Türkiye'nin dört bir yanında hizmet sunan eczacılar toplumun sağlığını koruma ve geliştirmek ana hedefiyle eczacılık mesleğini onurlu bir şekilde sürdürebilmek için var gücüyle çalışmaktadır. İlaç eczacılık hizmetlerinin sürdürülebilirliği açısından kritik öneme sahip eczacılar geleceklerinden endişe duymadan toplum sağlığını geliştirmek, eczacılık mesleğindeki niteliği korumak ve ülkemizin dört bir yanında birinci basamak sağlık hizmeti sunum noktaları olarak görev yapmaktadırlar. Ülkemizde yaklaşık 30 bin serbest eczane faaliyet göstermektedir. Sağlıkta önemli bir görevi yerine getiren eczacıların kârlılığının sağlanması için her yıl enflasyon oranında güncelleme yapılması gerekmektedir. Ülkemizde eğitim veren 47 eczacılık fakültesinden sadece 14'ü akredite eczacılık eğitimi verebilecek kapasiteye sahiptir. Uluslararası standartlarda kaliteli eczacılık eğitiminin sağlanması ve toplum sağlığının etkin şekilde korunması ve geliştirilmesi adına altyapıdan ve akademik kadrodan yoksun eczacılık fakültelerinin yerine ilaç AR-GE merkezi kurulmalı, mevcut eczacılık faaliyetlerinin kontenjanları kademeli olarak düşürülmeli ve eczacılık fakültelerine giriş için başarı sıralaması 60 bin ile sınırlı tutulmalıdır. İlaç temini ve hastaların ilaca kolay erişimi için yerli ilaç politikaları uygulanmalı ve yerli ilaç sanayisi desteklenerek ilaçta dışa bağımlılık azaltılmalıdır. Eczacılık mesleğine hak ettiği değerin verilmesi adına bakanlıklarda, kurumlarda, hastanelerde ve diğer sağlık kuruluşlarında görev yapan kamu eczacılarının hak ettikleri koşullarda görev yapmaları sağlanmalı ve özlük hakları iyileştirilmelidir. 

Millî savunma sanayisinde uygulanan yeni teşebbüsleri teşvik etmek, ihtiyaçlara göre yönlendirmek, yabancı sermaye ve teknoloji katkısı imkânlarını araştırmak ve bu konudaki devlet katılımının planlanması ilkesinin sektöründe yapılacak AR-GE çalışmalarında da uygulanması dikkat edilmesi gereken diğer bir konudur.

Dünya Sağlık Örgütü Anayasası’nda sağlık şöyle tanımlanmıştır: “Sağlık sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik hâlidir.” Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi: “Vatandaşın sağlığı ve sağlamlığı her zaman üzerinde dikkatle durulacak ulusal sorunumuzdur.” Doğuştan kazanılan ve insanlar arasında hiçbir ayrım gözetmeden eşit şekilde verilen ve devlet güvencesi altında olan sağlık hizmeti Anayasa’nın 56’ncı maddesinde “Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler.” şeklinde yer almaktadır. 

Ülkemiz kapsamlı bir sağlık ve sosyal güvenlik sistemine sahiptir. Sağlık hizmetlerinin erişebilirliğinin ve kalitesinin teminiyle sürdürülmesini sağlamak hayati önemdedir. Vatandaşlarımıza verilen sağlık hizmetlerinin kesintisiz olarak devamı sunulan imkânların geliştirilmesi, günümüz bilim ve teknoloji şartlarına göre güncellenmesi, uluslararası alanda rekabet edebilmesi gerekmektedir. Vatandaşlarımıza sunulan bu imkânlar, ilaç ve sağlık harcamalarındaki artış kişilerin sağlık durumlarına da olumlu etki etmiş, bununla beraber gereksiz ilaç kullanımının önüne geçilmesi de önemli hâle gelmiştir. Sağlık hizmetlerinin geliştirilmesinin sağlık çalışanlarımıza verilen önem ve değerle yakından ilişkili olduğuna, onların sorunlarının çözümüyle doğru orantılı olduğuna inanmaktayız. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, beyannamemizde yer aldığı gibi hayatı anlamlı ve değerli kılan bir sağlık sistemi tesis edilmesi için çalışmalarımızın devam edeceğini bildirir, yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.