Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semih Yalçın, yazılı bir açıklama yayımlayarak MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı “Terörsüz Türkiye” vizyonunu değerlendirdi. Yalçın, küresel kaosa dikkat çekerek, bu yürüyüşün zaruretlerin doğal sonucu olduğunu ve MHP'nin bu hedefe ulaşmak için her türlü fedakârlığı göze aldığını belirtti.

“TERÖRSÜZ TÜRKİYE” BİR DEVLET PROJESİ HÂLİNE GELDİ

Yalçın'ın açıklamasının tamamı şu şekilde:

"Günümüzün bölgesel ve uluslararası konjonktüründe oluşan karmaşa ve belirsizlik ortamı, insanlığın geleceğine dair endişelere yol açmış, Türkiye’nin iç ve dış siyasetinde temel değişiklikleri zorunlu kılmıştır.

Mevcut küresel kaos, sadece uluslararası ilişkilerde kirlilik ve zehirlenmelere yol açmakla kalmamış, kavram ve fikir kirliliğine de zemin hazırlamıştır.

Zihinler bulanıklaştırılmış, fikir ve kavramlar iğdiş edilmiştir.

Dünyanın geleceğine dair çözüm arayışlarının yerini silahlanma ve güç yarışı almıştır.

Küresel aktörler uluslararası hukukun gereklerinden hızla uzaklaşmış, keyfî ve tek yanlı politikalar tercih edilir olmuştur.

Kaotik küresel ortam bölgemizde de yeni açmaz ve sorunların zuhuruna zemin hazırlamıştır.

Başta Türkiye olmak üzere bölge ülkeleri, varoluş tehdidiyle karşı karşıya kalmıştır.

Bu yüzden Türkiye’de gerek toplumsal düzen gerekse küresel nizam arayışlarına dair genel geçer yöntemlerin terk edilmesi ve köklü paradigma değişikliklerine gidilmesi elzem hâle gelmiştir.

Türkiye’de de bu bağlamda önce hanelerin ve ev önlerinin temizlenmesi sonra iğdiş edilmiş, posası çıkmış, kirlenmiş kavram ve düşüncelerin terk edilmesi şart olmuştur.

Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin, bilgece tutumu ve yapıcı teşebbüsleriyle başlattığı Terörsüz Türkiye yürüyüşü bütün bu zaruretlerin doğal sonucudur.

Bu bağlamda öncelikle iç barış ortamının güçlendirilmesi esas alınmıştır.

Amaç, terörün olmadığı bir Türkiye’nin tesisidir.

MHP’nin bu hususta ilham aldığı kaynak kendi şanlı tarihimiz, binlerce yıllık devlet geleneğimiz ve yönetim anlayışımızdır.

MHP milletimizin genetik kodlarından aldığı enerjiyle Terörsüz Türkiye’nin hayata geçirilmesi için her türlü fedakârlığı göze almıştır.

Terörsüz Türkiye olgusu Sayın Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da koşulsuz desteğiyle bir devlet projesi hâline gelmiştir.

Son dönemde başlattığımız siyasi faaliyetler ve sosyal etkinlikler sırasında sevinçle görmekteyiz ki Terörsüz Türkiye, ülkenin her yanında coşku ve takdirle karşılanıp desteklenmektedir.

Terörsüz Türkiye, 21. yüzyılda lider ülke olma yolunda önemli bir kilometre taşıdır.

Terörün olmadığı bir toplumsal hayat tarzı, domino taşı gibi öteki bölge ülkelerine de sıçrayacaktır.

Terörsüz Türkiye olgusunun gerçekleşmesi, bölge barışının güçlenmesine katkıda bulunmakla kalmayacak, küresel barışa giden yolda önemli bir merhaleye ulaşılmasını sağlayacaktır.

Türkiye sadece bölgesel bir güç değil, aynı zamanda süper devlet olmak için her türlü birikime sahiptir.

Elbette süper devlet olmak için yapay zekâ, yazılım ve uzay teknolojisi unsurlarda öne çıkmak yetmeyecektir.

Nadir toprak elementlerine sahip olmak da kâfi değildir.

Askerî törenlerde sergilenen gelişmiş ve süper silahlar da bir ülkeyi süper devlet yapmaz.

Siyasi ekonomik veya askerî herhangi bir uluslararası oluşumun üyesi, öncüsü olmak da lider ülke hedefine ulaşmaya yeterli değildir.

Birinci Dünya Savaşı öncesinin yanlış konumlanmaları, İkinci Dünya Savaşı yıllarının zaman zaman haklı ama kayıplara yol açan ürkek politikaları Türk siyasetinin önünde ders mahiyetindedir.

Bölgede ve dünyada yeni paradigmalar oluşurken, yeni birliktelikler şekillenirken, Türkiye sahip olduğu tarihi birikimle yenidünyada yerini alacaktır, almalıdır.

Lakin Türkiye, yeni bölgesel ve küresel maceralara heveslenen bölgesel ve küresel aktörler karşısında ayakları yere basan tavır içinde olmalıdır.

Türkiye’yi yönetme iddiasındaki siyasi partiler de bölgesel ve küresel konjonktürün gerekleri doğrultusunda akılcı politikalar üretmekle mükelleftir.

Bu manada Cumhur İttifakı ve MHP, üzerine düşen mesuliyeti vukufla ifa etmektedir.

Ordusu tecrübeli ve silahları güçlü, dinamik bir ülke de olsak ihtiyacımız olan, işe Terörsüz Türkiye’den başlamaktır.

Vaktiyle Osmanlı ordusu savaştayken cephe gerisinde çıkarılan karışıklık ve içeride sergilenen ihanetlerin doğurduğu ciddi güvenlik sorunları daima hatırda tutulmalıdır.

Sovyet zulmünden kaçıp bize sığınan soydaşlarımızın cellatlarına teslim edildiği ikinci büyük savaş yılları unutulmamalıdır.

Terörsüz Türkiye, büyük devlet aklıdır.

Mantığında ve temelinde büyük devlet aklı vardır.

Binlerce yıllık Türk tarihinden süzülen devlet felsefesi ve yönetim anlayışı vardır.

Buna karşılık, milletin ve devletin ihtiyaçlarını dikkate alan sorumlu politikalarla halkın karşısına çıkması icap eden muhalefet partileri, Terörsüz Türkiye çabalarına destek vermek yerine karalama kampanyaları başlatmışlardır.

Bu meseleyi kimi siyasi partilerin kâr/zarar hanesine yazma noktasından görmesi, Türkiye'nin bekasına şaşı bakmaktır.

Türkiye’nin geleceğini değil, kendi çıkarlarını öncelemektir.

Bindiği dalı kesmek, kendi ayağına kurşun sıkmaktır.

CHP’nin TBMM’de kurulan Terörsüz Türkiye komisyonuna katılması da samimiyetten değil, mecburiyettendir.

Hatta yasak savmak içindir.

CHP Vaktiyle altılı, yedili masalar kurup Dem Parti’den oy rüşveti almasının mahcubiyeti içinde, çarnaçar komisyonda yer almıştır.

CHP, demokrasi istasyonundan kalkan Türkiye Yüzyılı trenini kaçırdığı takdirde sandıkta başına geleceklerin farkındadır.

Mikro milliyetçi ve marjinal bazı particiklerse Türkiye Yüzyılı trenine binecek siyasi pasaport ve ehliyete sahip olmadıklarından, cibilliyetleri icabı, lokomotifi ve kompartımanları taşlamaktadır.

Sözünü ettiğimiz bu siyasi çevreler, bilhassa MHP aleyhtarlığını köpürtmek için olanca marifetlerini kullanmaya çalışmakta, ancak çırpındıkça batmaktadır.

MHP ve Cumhur İttifakı mesafe aldıkça bunlar gerilemekte, tel tel dökülüp tükenmektedir.

Bazen Meclis kürsüsünden, bazen de sokaklarda avaz avaz bağırmaları, bir bardak suda fırtına koparmaya çalışmaları bu yüzdendir.

Dün CHP’nin yanında saf tutup, CHP’nin kanatları altına sığınıp Dem Parti ile ”Al taviz ver oy!” yapanlar, Sayın Genel Başkanımızın çıkışı karşısında paniğe kapılmışlardır.

Sayın Devlet Bahçeli, malum girişimiyle hem Dem Parti’ye PKK’nın olmadığı meşru bir siyaseti tercih etmekten başka seçenek bırakmamış, hem de Dem Parti karşıtlığından ziftlenmek isteyen çevreleri besinsiz bırakmıştır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İtalya Başbakanı Meloni'yi kabul etti
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İtalya Başbakanı Meloni'yi kabul etti
İçeriği Görüntüle

Terörsüz Türkiye karşıtı mikro milliyetçi ve marjinal partilerin durumu, bir bakıma karakışta yiyecek arayan aç tilkilerin evlere dadanmasına benzemektedir.

Diğer taraftan mikro partilerin “karga” kılavuzu CHP, Türkiye’nin ve bölgenin meselelerine odaklanmak yerine, hâlâ eski İstanbul Belediye Başkanı İmamoğlu’nun ikbal ve istikbalini kurtarma derdindedir.

Çünkü İmamoğlu’nun sermayesi CHP’yi rehin almıştır.

Üstüne üstlük CHP’nin başı Özgür Özel; siyasi fanatizmde zirve yapmış, partisinin standart oylarını konsolide etme kaygısıyla şedit, hırçın ve kavgacı bir dili itiyat hâline getirmiştir.

Oysa Özgür Özel’in bu çapsız tutumu; bütün samimi, mütereddit ve kararsız CHP’lilerin kendi partilerinden ümit kesmelerine yol açmıştır.

Gerçek CHP’liler; mevcut yönetimin çözüm üretmeyen, iç barışı baltalayan, yetersiz ve kısır politikaları karşısında alternatif arayışına girmişlerdir.

Kararsız seçmen huzur ve güven istemektedir.

Barış ve uyum istemektedir.

Siyasi partilerden iç ve dış politikayı doğru okumalarını beklemekte; ülke, bölge ve yerküre gerçeklerinin iyi analiz edilmesini beklemektedir.

Tehditkâr, kavgacı, intikamcı, huysuz üslup; seçmeni kaçırmaktadır.

Halkın sağduyu iklimine, çözüm üreten siyasete ve siyasetçiye ihtiyacı vardır.

Ayrıca saldırgan ve çatışmacı politikalar, MHP’ye ve cumhur İttifakına geri adım attıramayacaktır.

Mikro partilerin karalama kampanyaları, iftira ve yalan siyasetleri Terörsüz Türkiye yürüyüşünü engelleyemeyecektir.

MHP'nin ve Cumhur İttifakının tekerleği tümsekte kalmayacaktır ama muhalefetin ahlaksız siyaseti kara saplanacaktır.

Terörsüz Türkiye treni, nihai hedefine mutlaka ulaşacaktır.

Eskiler, “Riyasız namaz kılanın dizi tahiyyattan yorulmaz.” demişlerdir.

MHP de Terörsüz Türkiye hususunda yalansız, dolansız ve gerçekçi bir tutum içindedir.

Bıkkınlık, yorgunluk ve nedamet gösterecek değildir.

Türk milliyetçiliği davasının yegâne alemdarı olan MHP, milletimizin genetik kodlarının siyaset ikliminde de hüküm sürmesini sağlayan partidir.

Türk milletinin milletler ailesinde seçkin bir mevki edinmesini sağlayan hürriyet ve bağımsızlık aşkı, beka ve varoluş refleksi, toplumsal ve kürese nizam arayışı, yüksek adalet prensipleri, bir arada yaşama azmi gibi hususiyetler genetik kodlarla günümüze taşınmıştır.

Millî hasletlerimizi parti doktrinine yansıtan MHP, siyasi yol haritasını daima millî menfaatlerimiz ve beka olgusu paralelinde belirlemektedir.

O nedenledir ki önceliğimiz hep milletimizin ilelebet yaşaması, devletimizin ebet müddet hüküm sürmesi olmuştur.

MHP, hak bildiği yolda emin adımlarla yürümeye devam edecektir."

Kaynak: AYSUN TEKİN ERKAN