Yıldırım Beyazıt Üniversite Öğretim Üyesi, Prof.Dr. Seyit Aydın benguturk.com'a konuştu.

Aydın'ın, açıklaması şu şekilde; 

Her türlü zulmün karşısında, mazlumun yanında olan ve mazlum için her daim göğsünü siper eden Asil Milletin çok Kıymetli Mensupları; Ahıska Türklerini unutmayan – unutturmayan Muhterem Hazirun hepinizin önünde hürmetle eğiliyoruz.

Mezalimin, tehcirin, katliamın, sürgünün; en acı hatıraların başladığı günlerin 81. Yılında hala Ahıska Türkleri anavatanlarından ayrıdır. Bir Devlet teşkilatları yoktur. 

Vatan güzel olduğu için sevilmez. Vatan, vatan olduğu için sevilir. Her insanın gözünde yeryüzünün en güzel yeri kendi vatanıdır.

İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy; ‘Verme dünyaları alsan da bu cennet Vatanı’ mısraında bunu en güzel şekilde izah etmiştir. 

İşte dünyaları alsalar da vazgeçmeyecekleri Ahıska ve çevresindeki Türk beldelerinin asıl sahipleri, asil insanlar Ahıska Türkleri öz vatanlarından zorla, hayvan vagonlarında koparıldılar. İnsani olmayan şartlarda yapılan bu sürgün yolculuğu esnasında ve gittikleri yerlerdeki gayri insani şartlar ve muameleler sebebi ile binlercesi şehid oldu. 

14 Kasım 1944’te Ahıska ve çevresindeki 212 köyden, 94.955 Türk, gayri insani şartlarda ve insanlık dışı muamelelere maruz kalarak 2.5 ayı aşkın bir yolculuk sonunda Türkistan’ın değişik bölgelerine boşaltılmıştır. Yolculuk esnasında en az 15 000 kişi şehid olmuştur. Bu mazlum ve asil insanlarımızın 28.598’i Kazakistan’a, 10.546’sı Kırgızistan’a, 53.163’ü Özbekistan’a (14. 964’ü Taşkent, 8.613’ü Semerkant, Ferenga’ya, 6.881’i Adizhan’a, 4.537’si Namangan’a, 4.446’sı Buhara’ya, 641’i Kaşkadar’a) sürülmüştür

Sovyetler Birliği zamanında ve sonrasında Ahıska Türkleri!nin kendi idari bir yapısı yoktu ve olmamıştı. Bir kısmının bugün bile bir vatandaşlığı yoktur. Buna rağmen Ahıska Türkleri; mezalime, katliama, sürgüne, asimilasyona karşı en yüksek seviyede mukavemet gösteren ve Milli Hüviyetini bütünüyle koruyan bir Türk Topluluğudur. 

Saf, asil ve aziz bir Oğuz olan Ahıska Türkleri!nin 81 yıldır devam eden çilesi bitmelidir.

Gürcistan, Sovyet döneminden bu yana ve hala Ahıska Türklerinin Türklüğünü kabul etmemiştir. Bu asil Oğuz Türk’ü topluluğuna Gürcü yaftası yapıştırmaya çalışmaktadır. Şöylr baksınlar; ne fiziki olarak ne de manevi olarak kendilerinde Ahıska Türklerine uyabilecek, yaklaşabilecek bir asil karakter var mı? Elbette yok. 

Gürcistan, ‘Ahıska Türklerinin ana vatanlarına dönüşüne izin veren bir kanunun hazırlanması ve hayata geçirilmesi’ şartı ile 1999’da Avrupa Konseyine üyesi kabul edilmişti. Bu kanun teklifi 11 Temmuz 2007 tarihinde Gürcistan Parlamentosu’nda görüşüldü ve 1 Ocak 2008 tarihinde yürürlüğe girmek üzere kabul edildi. Buna rağmen, Gürcistan’a geri dönüş çok sınırlı kaldı. Çünkü Gürcistan’a dönenler de büyük zorluklar yaşadılar. Kendi şehir ve köylerine yerleşmeleri engellendi. 

Bu cümleden olarak;

1- Gürcistan’ın Ahıska Türkleri’nin ‘TÜRK’ olduğunu kabul etmesi, Türk hüviyetini tanıması temin edilmelidir.

2- Ahıska Türklerinin anayurtlarına dönmesi için Avrupa Konseyi’ne karşı taahhüdünü ve mesuliyetini Gürcistan’ın yerine getirmesi temin edilmelidir.

İletişim Başkanı Altun'dan Diyanet'e "Cuma Hutbeleri" teşekkürü İletişim Başkanı Altun'dan Diyanet'e "Cuma Hutbeleri" teşekkürü

3- Nüfusu bir milyon civarına ulaşan Ahıska Türkleri tamamen öz vatanlarına yerleştikten sonra muhtariyetlerinin verilmesi; idari ve siyasi özerkliğe kavuşmaları temin edilmelidir.

Gürcistan’ın Rusya ile yaşadığı ve yaşayacağı problemler ve maruz kalacağı tehlikeler, Türkiye’nin desteği ve himayesine muhtaç olduğunu göstermektedir. Avrupa ülkelerine karşı taahhüdlerini yerine getirmesi de Gürcistan’ın kendi siyasi, iktisadi geleceği ve emniyeti için gereklidir. 

Bu sebeple, Türkiye Gürcistan üzerinde tesirli ve netice alıcı hamleleri yapabilir, yapmalıdır. Bu gücümüz mevcuttur. Konjonktür de müsaittir.
Ahıska Türklerinin vatan hasretinin sona ereceği günlerin yakın olması temenni ve duası ile Teşekkür eder, tekrar hepinizi hürmetle selamlarız.

Muhabir: Aslı Alkış