MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda devam eden Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın 2026 bütçe görüşmelerinde konuştu.

MHP'li Aksu, "MHP olarak vatandaşlarımızın geçim şartlarını zorlayan beslenme, barınma ve giyinme gibi temel ihtiyaçları ailelerimize yük olmaktan çıkaracak bir mekanizmanın inşasını gerekli görüyoruz. Bu çerçevede genel başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin açıkladığı “Asgari Refah Seviyesinin Endeks Üzerinden Hesaplanması ve Ailelere Gelir Desteği Verilmesi” projesi doğrultusunda, belirlenecek asgari refah seviyesinin altında gelir elde eden her aileye doğrudan gelir desteği verilmesini öngörüyoruz.

Türkiye’nin kalkınma hedeflerine ve yaşanan teknolojik devrime uygun bir perspektifle eğitim-istihdam ilişkisinin planlanmasını, yarının insan gücü ihtiyacını bugünden temin edecek adımlarda geç kalınmamasını, beşeri sermayemizden yeterince istifade edilmesini öngörüyoruz. Şehit yetimlerinin tamamına istihdam hakkı verilmesini, gazilere ilave istihdam sağlanmasını, ayrıca terörle mücadelede yaralandığı halde gazi sayılmayanların gazilik hakkının mutlaka verilmesini temin edecek düzenlemelerin hayata geçirilmesini, bu yöndeki çalışmalara Bakanlığınızın da destek vermesini arzu ediyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu yönde yaptığımız çağrının ve verdiğimiz tekliflerin bu bütçe döneminde karşılık bulmasını hedefliyoruz. Türk ve Türkiye yüzyılında; daha demokratik, daha müreffeh lider bir Türkiye hepimizin özlemidir. Bazı sorunlarımız olsa ve çözümü zaman alacak olsa da Cumhur İttifakı olarak, inançla ve kararlılıkla; birlikte yaşama iradesinin güçlendiği huzur ve refahın arttığı, dik baş, tok karın ve mutlu yarını hedefleyen bir Türkiye’yi inşa edeceğimize inanıyoruz." ifadelerini kullandı.

Aksu'nun satırbaşları şöyle oldu:

Bakanlığınız bütçesinde başlangıç ödeneği olarak bir önceki yıl bütçesine göre yüzde 34’lük bir artış öngörülmüştür. Bakanlığınızın bu kaynaklarla “Türkiye’nin Maliye ve ekonomi politikalarının hazırlanmasına yardımcı olmak ve bu politikaları uygulamak” görevini layıkıyla yapabilmesini temenni ediyorum. Yaşadığımız çağda ekonomi, doğrudan ve dolaylı etkileriyle gündelik hayatımızın en üst sıralarında yer alırken politika yapıcıların karar alma ve siyaset üretme süreçlerinde de belirleyici bir unsur olmaktadır. Bu nedenle sürdürülebilir kalkınma ve güçlü ekonomik büyümeyle birlikte, istikrarın, adaletli gelir dağılımının ve toplumsal refahın artırılmasına yönelik bütüncül politikaların oluşturulması öncelikli hususlar haline gelmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak ekonomi politikaların merkezine insanı koyan, eşitlik, ahlak ve adalet ilkelerini gözeten bir anlayışıyla toplumsal refahın artırılmasını, küresel rekabet gücüne sahip bir üretim ekonomisinin tesis edilmesini ekonomi politikasının esası olarak değerlendiriyoruz. Türkiye'nin; ekonomik ve siyasi olarak öne çıkmış, sosyal gelişimini ve millî birliğini güçlendirmiş, küresel düzeyde etkili bir ülke olmasını, ekonomide dünya liginde daha üst sıralara yükselmesini amaçlıyoruz. Bu çerçevede, istihdam dostu, sürdürülebilir bir büyüme ortamını tesis etmeyi, işsizlik ve yoksulluğu azaltmayı, gelir dağılımını daha adaletli hâle getirmeyi, enflasyonu kalıcı şekilde aşağı çekmeyi, üretim ve ihracatın ithalata bağımlılığını azaltarak rekabet gücü yüksek bir üretim ekonomisi oluşturmayı öngörüyoruz. Reel ekonominin ihtiyaçlarının karşılanmasını, hukuk normlarında, vergilemede ve bürokratik işlemlerde öngörülebilir, yerli ve yabancı yatırımcı için bütünüyle kurumsal hâle gelmiş bir yatırım ortamının tesisini gerekli görüyoruz.

Dünyada bazı güçlü ekonomiler arasında yaşanan tarife gerilimleri ve ticarette artan korumacılık eğilimleri, devam eden belirsizlikler küresel ticaret ve büyüme üzerinde baskı oluşturmaya devam etmektedir. En büyük ticaret ortağımız Avrupa’nın imalat sanayisi pandemiden bu yana henüz toparlanamamıştır. IMF, AB ekonomisinin bu yıl ancak %1,2 büyüyebileceğini açıklamıştır. 2022 yılında başlayan ve halen devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı, Orta Doğu’da yaşanan gerilimler, İran ve İsrail arasında gerçekleşen savaş gibi jeopolitik gelişmeler küresel tedarik zincirlerinde aksamalara ve navlun maliyetlerinde dönemsel artışlara yol açmıştır. Bazı belirsizlikler sonucu küresel ekonomik büyümenin 2025 yılında yüzde 3,2 olması, 2026 yılında ise daha da gerilemesi tahmin edilmektedir. Aynı şekilde küresel mal ticaretinin de önümüzdeki dönemde yüzde 3 civarında sınırlı bir artışla ilerlemesi beklenmektedir. Türkiye, bu süreçte, zamanında aldığı tedbirlerle istikrarlı büyümesini koruyan, istihdam yaratan ve vatandaşlarını enflasyona ezdirmeme yönünde hareket eden bir ülke olarak olumlu şekilde ayrışmıştır Nitekim Dünya ekonomisi 2020-2024 döneminde birikimli olarak yüzde 15,1 oranında büyüme kaydederken Türkiye ekonomisi aynı dönemde yüzde 30,3’lük büyüme oranıyla ülkemizin güçlü kalkınma kapasitesini ve sürdürülebilir büyüme vizyonunu ortaya koymuştur. Bölgemizde tarihî gelişmelerin yaşandığı bir süreçte Türkiye, karmaşık bölgesel gelişmelerde kilit rol oynamaya, ekonomik olarak güçlenmeye ve dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olma hedefine ulaşmak için gayret göstermeye devam etmektedir. 2025’in ilk yarısında ekonomimiz yüzde 3,6 oranında büyümüştür. Milli gelirimiz yıllıklandırılmış bazda 1,5 trilyon dolara, kişi başına düşen gelirimiz 17 bin dolara yaklaşmıştır. Zirai dona bağlı olarak daralan tarım sektörü hariç, tüm sektörler yılın ilk yarısında büyüme kaydetmiştir. İmalat sanayi, yüksek teknolojili üretimdeki artışın desteğiyle 12 çeyreğin en iyi performansını sergilemiştir. Bu görünüm, Türkiye ekonomisinde sürdürülebilir büyüme dinamiklerinin güçlendiğine ve üretim kapasitesinin daha yüksek katma değer oluşturma yönünde geliştiğine işaret etmektedir. Ekonominin istikrarlı büyümesiyle beraber iş gücü piyasası güçlü görünümünü sürdürmüş, işsizlik oranı 29 aydır tek hanelerde seyretmiştir. Eylül ayında da işsizlik %8,6 oranı ile tek haneli seviyelerde kalmaya devam etmiştir. 2024 yılında istihdamımız 988 bin kişi artarken eylül ayında toplam istihdam 32 milyon 491 bin kişi olmuştur. Zayıf dış talep görünümüne rağmen ekim ayında yıllıklandırılmış ihracat %3,1 oranında artışla 270,2 milyar dolarla tarihsel olarak en yüksek ihracat rakamına ulaşmıştır. İthalat %6,1 artışla 360,9 milyar dolar olmuş, yıllık dış ticaret açığı %16,4 artışla 90,7 milyar dolara çıkmıştır.

Bu durum karşısında önümüzdeki süreçte dış ticaret dengesinin ve ithalattaki gelişmelerin takip edilerek ithalat bağımlılığımızı azaltacak alternatif adımların hayata geçirilmesi gerekmektedir. İthalattaki artışa rağmen, mal ve hizmet ihracatındaki olumlu performans sayesinde cari dengenin sürdürülebilir seviyelerde kalmaya devam etmesi sevindiricidir. Üçüncü çeyrekte turizm gelirimiz yıllık yüzde 3,9, ziyaretçi sayımız yüzde 1,9 artmış, böylece yıllıklandırılmış turizm gelirimiz 63,8 milyar dolara, ziyaretçi sayısı 63,1 milyona ulaşmıştır. İhracat performansımız ve turizmdeki istikrarlı görünüm sürdürülebilir cari denge hedefini desteklemiş ve ağustosta yıllık cari açık 18,3 milyar dolara gerilemiştir. 2025 yılı sonunda cari açığın GSYH’ye oranının %1,4 ile sürdürülebilir seviyelerde kalarak ülkemizin dış finansman ihtiyacını azaltması beklenmektedir. Cari işlemler dengesindeki iyileşmeyi kalıcı hale getirmek için, dış ticaret dengesindeki gelişmelerle birlikte hizmet ticaretinden elde edilecek gelirlerin artırılmasına yönelik politikaların daha etkinleştirilmesi gerekmektedir. 12. kalkınma planında da belirtildiği gibi verimlilik ve rekabet gücünü esas alan döviz kazandırıcı hizmet ticaretine yönelik etkili çalışmaların yapılması önem arz etmektedir. Böylece Türkiye’nin önümüzdeki dönemde sadece mal değil; bilgi, teknoloji ve hizmet ihraç eden bir ülke olarak dünya hizmet ticaretinde de hak ettiği yeri alacağını değerlendiriyoruz. Yurt içi finansal piyasalar güçlü ve dengeli görünümünü korumaktadır. Bankacılık sektörü göstergelerinden Takibe Dönüşüm Oranı eylül ayı itibarıyla yüzde 2,29 ile halen düşük seviyelerde seyretmektedir. Sektörün risklere karşı dayanıklılığının göstergesi olan sermaye yeterlilik oranı ise eylül itibariyle yüzde 18,55 ile yasal koşulların oldukça üzerindedir. Türkiye’de hem hanehalkı hem de finansal kesim dışındaki firmaların borçluluk oranları da diğer ülke ortalamalarına göre pozitif yönde ayrışmaktadır. Türk Lirası'na olan güven önemli düzeyde artmış ve TL mevduatının toplam mevduat içindeki payı Ekim sonu itibarıyla yaklaşık %60’a yükselmiştir. Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulaması sona ermiştir. Merkez Bankası rezervleri artarak 24 Ekim haftasında 185,5 milyar dolar olmuştur. Dezenflasyon politikalarının finansal istikrara katkısıyla, Türkiye’nin 5 yıllık CDS primi, yıl içerisinde sınırlı dalgalanmalar göstermekle birlikte eylül ayında 234 baz puan seviyesine kadar inmiş, halen de 240’lar seviyesindedir. Borçlanmanın yapısında da iyileşmenin sürdüğü gözlenmektedir. 2023 yılında yüzde 35,8 olan TL cinsi borcun toplam borç içindeki payı, ekim 2025 itibarıyla yüzde 47,8 seviyesine yükselmiştir. AB tanımlı genel yönetim borç stokunun milli gelire oranı AB ortalamasının çok altında düşüş eğilimini devam ettirmektedir. Bu makroekonomik veriler kuşkusuz Türkiye ekonomisine güvenin de göstergesidir. Dezenflasyon süreci 2024 yılı Haziran ayından itibaren sürmektedir. Mayıstaki zirveden sonra tüketici enflasyonunda 42 (42,58) puandan fazla düşüş sağlanması önemli bir kazanım ve başarıdır. Bununla birlikte başta kira olmak üzere hizmet enflasyonunda devam eden yüksek seyir ayrıca gıdadaki konjonktürel arz yönlü kısıtlar bu iyileşmeyi kısmen sınırlamıştır.

Dezenflasyon süreci eylül ayında kesintiye uğramış olsa da ekimde devam etmiş, umuyoruz ki enflasyonla mücadele sonuçlarının daha çok hissedileceği, vatandaşımızın refahına da yansıyacağı bir zaman dilimine de girilmiştir. Ekim ayında tüketici enflasyonu aylık %2,55, yıllık %32,87 oranında artmıştır. Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) ise aylık %1,63, yıllık %27,00 olmuştur. Fiyat istikrarını kalıcı şekilde tesis etmek için mali disiplinle birlikte yapısal adımların kararlılıkla atılmaya devam edilmesi gerekmektedir. Kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması, israf ve usulsüzlüklerin önüne geçilmesi milletimizin güvenini artırırken Türkiye ekonomisini daha dirençli hale getirecektir. Bununla birlikte gıda enflasyonunun tüketici enflasyonu içindeki payı dikkate alındığında tarımda üretimden tüketime, sağlıklı, güvenli ve istikrarlı erişilebilir gıdayı temin edecek bir mekanizmanın oluşturulması ertelenemez bir gereklilik olarak görülmektedir. Planlı ve sözleşmeli üretimde; koruma ve kollama politikalarıyla süreklilik sağlanırken maliyet dışı unsurlara bağlı fiyat artışları ile kayıp-kaçak ve fire önlenerek gıdada istikrarlı ve erişilebilir fiyat dengesi temin edilmelidir. Bu süreçte güç birliği anlayışı ile yeniden yapılandırılacak, kooperatifler ve üretici birlikleriyle çiftçimizin refahı artarken tüketicinin yeterli, güvenli ve daha ucuz gıdaya erişimi mümkün olabilecektedir. Diğer taraftan konut kira ve satışındaki fiyat artışlarının enflasyon üzerindeki olumsuz etkilerinin giderilmesine yönelik konut arzını artırıcı ve konuta erişimi kolaylaştırıcı uygulamaların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda başlatılan sosyal konut projesinin amaca katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Türkiye ekonomisi büyüyen, istihdam yaratan, ihracatını artıran, sürdürülebilir cari açığa sahip, en az borçlu ülkelerden birisidir. Bütçe dengeleri deprem etkisiyle bozulsa da öngörülen çerçevede seyretmektedir. Bu olumlu seyrin sürdürülebilmesi, On İkinci Kalkınma Planı'nda da öngörüldüğü gibi makroekonomik dengeleri gözeten politikaların yapısal tedbirlerle desteklenmesine bağlı olacaktır. Bunların en önemlilerinden birisi de adaletli ve etkin bir vergi sisteminin tesis edilmesidir. Sunumunuzda da vurguladığınız kamu ihale, KİT ve Mahalli İdare reformu bu kapsamdadır.

Gelir dağılımını adaletli hâle getiren bir ekonomik düzenin inşası;

- Devletin kamu giderlerini karşılamada temel gelir kaynağı olan vergileri herkesin mali gücüne göre ödemesini sağlayacak,

- Kamu finansmanıyla ilgili önceliklerin yanı sıra, verginin üretim ve istihdam üzerindeki etkileri ile sosyal yönünü birlikte değerlendirecek,

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan "Terörsüz Türkiye" vurgusu... MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye teşekkür etti
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan "Terörsüz Türkiye" vurgusu... MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye teşekkür etti
İçeriği Görüntüle

- Vergilendirilmeyen kazanç alanlarını sistem içine alarak, kayıp ve kaçağın önüne geçerek kayıt dışılığı önleyecek reformist adımların atılmasına bağlıdır.

Bu alanda alınan mesafeyi özellikle kayıt dışılıkla mücadeleye yönelik kararlılığı önemli ve değerli buluyoruz. Bununla birlikte yer yer uygulamayla ilgili şikayetler aldığımızı da ifade etmek istiyorum. Diğer yandan uygulanan enflasyonla mücadele politikasına bağlı olarak reel sektörün finansmana erişiminin kolaylaştırılması ve üretimi sürdürmede karşılaştığı zorlukların giderilmesi gerekmektedir. Enflasyonun kalıcı olarak tek haneli rakamlara düşürülmesi sürdürülebilir büyümeyle birlikte vatandaşlarımızın hayat kalitesini de artıracaktır. Zira enflasyon gelir dağılımı adaletinin bozulmasına sebep olmaktadır. O sebeple uygulanacak ekonomi politikalarında vatandaşlarımızın tahammül gücünün dikkate alınması, kimseyi enflasyona ezdirmeme yönündeki kararlılığın tavizsiz uygulanması zarureti bulunmaktadır. Bize göre Türkiye ekonomisindeki sorunların çoğu, yüzeysel değil yapısaldır. Dolayısıyla çözümlerin de köklü yapısal tedbirlere, bütüncül politikalara dayalı olması gerekir. Bu amaçla atılan önemli adımlarla birlikte Türkiye ekonomisinin kırılganlıklarını giderecek, dış şoklara karşı dirençli hale getirecek yeni atılımların süratle ve kararlılıkla gerçekleştirilmesini arzu ediyoruz.

Türkiye yükselen ülkelerden birisi, bölgesel ve küresel gelişmelerde önemli bir aktördür. Yakın coğrafyamızda Türkiye'nin onayı ve oluru olmadan hiçbir girişimin gerçekleşme şansı bulunmamaktadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle yönetim ve siyasi istikrarını temin eden Türkiye, daha etkin kararlar alarak caydırıcılığını artırmış, devasa sorunlarla baş etme ve küresel meydan okumalara karşı koyma kabiliyetini güçlendirmiştir. Yürütmenin diğer alanlarla birlikte ekonomide köklü atılımlar ve kararlı adımlar atabilmesi mümkün hale gelmiştir. Kuşkusuz terörsüz Türkiye girişimiyle sağlanan huzur, güçlenen demokrasi ve öngörülebilirlik, ekonomik istikrarın da teminatı olmaktadır. Geniş bir toplumsal mutabakatın olduğu “Terörsüz Türkiye” hedefinin gerçekleşmesiyle ülkemiz ve milletimiz kalıcı barış, huzur ve güvenle daha müreffeh hale gelecektir. Cumhur İttifakı; Türkiye’yi yükseltmeye yönelik gayretlerini azim ve inançla sürdürecek, Türkiye’nin gücüne güç katacaktır. Bütçe, kuşkusuz ki kaynakların öncelikler ve toplumun temel ihtiyaçlarını karşılamayı esas alan optimal bir denge oluşturulmasını gerektirmektedir. Bu doğrultuda bütçe teklifi, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına odaklanan, toplumun tüm kesimlerine sahip çıkan programlar, destekler ve ödenekler içermektedir. Bununla birlikte, vatandaşlarımızın ertelenen bazı taleplerinin değerlendirilmesi, haklı beklentilerinin karşılanması gerektiğini düşünüyoruz. Bu kapsamda, öncelikle dar gelirli vatandaşlarımızın beklentilerinin karşılanması önemli olacaktır. Esnafımızın rekabet gücü korunacak şekilde faaliyetleri desteklenmeli, çiftçimizin üretim maliyetlerini düşürücü, ürünün değerini koruyucu önlemler alınmalıdır. Emeklilerimizin refah seviyesi artırılmalı, birinci derece memurlar için taahhüt edilen 3600 ek gösterge beklentisi karşılanmalıdır. Emeklilerimizin aylıkları, onların geçim şartlarına uygun olacak ayrı bir endekse göre belirlenmelidir. Kariyer uzman, denetim elemanı, kamu mühendisleri gibi kamu çalışanlarının mali haklarının ve harcırahlarının iyileştirilmesi gerekmektedir. Statü, unvan ve çalıştığı kuruma bağlı farklı maaş sistemleri ve ücret karmaşası yerine liyakati, hakkaniyeti ve eş değerde işe eşit ücreti esas alan bir anlayışla kamu çalışanlarının hukuki ve mali statülerini düzenleyen personel rejimi yeniden düzenlenmelidir. Herkesin gelirine göre vergilendirildiği adil bir vergi sistemi doğrultusunda gelir vergisi oran ve dilimleri az kazanandan az, çok kazanandan çok olacak şekilde tanzim edilmelidir. Sunumunuzda belirttiğiniz vergi ve harçlardaki artışın yeniden değerleme oranının altında belirleneceği vurgusu memnuniyet vericidir. Bazı düzenlemeler yapılmış olsa da kamuda tasarruf etkinleştirilmeli, kaynak israfının önüne geçecek yapısal tedbirler alınmalıdır. Kurumsal yapı, devletin temel fonksiyonlarına ve yeni gelişmelere uygun, kalkınma hedefleriyle uyumlu, verimliliği ve kaliteyi esas alan şekilde gözden geçirilmeli, kurumsal kapasite artırılmalıdır. Devlet destek ve teşvikleri verimli hale getirilmelidir.

MHP olarak vatandaşlarımızın geçim şartlarını zorlayan beslenme, barınma ve giyinme gibi temel ihtiyaçları ailelerimize yük olmaktan çıkaracak bir mekanizmanın inşasını gerekli görüyoruz. Bu çerçevede genel başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin açıkladığı “Asgari Refah Seviyesinin Endeks Üzerinden Hesaplanması ve Ailelere Gelir Desteği Verilmesi” projesi doğrultusunda, belirlenecek asgari refah seviyesinin altında gelir elde eden her aileye doğrudan gelir desteği verilmesini öngörüyoruz. Türkiye’nin kalkınma hedeflerine ve yaşanan teknolojik devrime uygun bir perspektifle eğitim-istihdam ilişkisinin planlanmasını, yarının insan gücü ihtiyacını bugünden temin edecek adımlarda geç kalınmamasını, beşeri sermayemizden yeterince istifade edilmesini öngörüyoruz. Şehit yetimlerinin tamamına istihdam hakkı verilmesini, gazilere ilave istihdam sağlanmasını, ayrıca terörle mücadelede yaralandığı halde gazi sayılmayanların gazilik hakkının mutlaka verilmesini temin edecek düzenlemelerin hayata geçirilmesini, bu yöndeki çalışmalara Bakanlığınızın da destek vermesini arzu ediyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu yönde yaptığımız çağrının ve verdiğimiz tekliflerin bu bütçe döneminde karşılık bulmasını hedefliyoruz. Türk ve Türkiye yüzyılında; daha demokratik, daha müreffeh lider bir Türkiye hepimizin özlemidir. Bazı sorunlarımız olsa ve çözümü zaman alacak olsa da Cumhur İttifakı olarak, inançla ve kararlılıkla; birlikte yaşama iradesinin güçlendiği huzur ve refahın arttığı, dik baş, tok karın ve mutlu yarını hedefleyen bir Türkiye’yi inşa edeceğimize inanıyoruz.

Muhabir: NAZLICAN ERMİŞ BOZTUNÇ