Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkiler, yeni bir stratejik işbirliği dönemine giriyor. Avrupa siyasetinde yeniden şekillenen dengeler, küresel enerji krizi ve göçmen politikalarındaki ortak kaygılar, iki ülkenin yeniden yakınlaşmasına zemin hazırlıyor.
Geçmişte zaman zaman siyasi gerilimlerin gölgesinde kalan ilişkiler, son aylarda yapılan karşılıklı diplomatik ziyaretlerle “pragmatik ortaklık” anlayışına evriliyor.
Ekonomi ve Enerji İşbirliğinde Yeni Fırsatlar
Almanya, Türkiye’nin Avrupa’daki en büyük ticaret ortağı konumunu koruyor. 2024 yılında iki ülke arasındaki ticaret hacmi 50 milyar doların üzerine çıktı.
Alman yatırımcıların Türkiye’ye ilgisi artarken, özellikle yenilenebilir enerji, otomotiv yan sanayi ve dijital teknolojiler alanlarında yeni ortak projeler gündeme geliyor.
Uzman Dr. Mehmet Karahan, süreci şöyle değerlendiriyor:
“Almanya, enerji çeşitliliği arayışında Türkiye’yi bir transit ülke olarak değil, bir bölgesel enerji ortağı olarak görmeye başladı. Bu, ilişkilerin stratejik boyuta taşındığının en önemli göstergesi.”
Savunma ve Güvenlik Gündeminde Yeni Sayfa
NATO çerçevesinde uzun yıllardır ortaklık yürüten iki ülke, savunma sanayii ve istihbarat paylaşımı gibi alanlarda da yakınlaşma sinyalleri veriyor.
Almanya’nın Orta Doğu’daki istikrar politikalarında Türkiye ile koordinasyonu artırma planı, Avrupa güvenliği açısından kritik bir eşik olarak değerlendiriliyor.
Ayrıca, Rusya-Ukrayna savaşı sonrası Avrupa güvenlik mimarisinde Türkiye’nin artan rolü, Berlin’in Ankara ile stratejik diyaloğu yeniden derinleştirmesine yol açtı.
Göç Politikası ve Avrupa’daki Türk Diasporası
İki ülke arasındaki ilişkilerin bir diğer önemli başlığı göç yönetimi. Almanya, Türkiye’nin göç krizindeki kilit rolünü kabul ediyor.
Bunun yanı sıra Almanya’da yaşayan yaklaşık 3 milyon Türk vatandaşı, hem sosyal entegrasyon hem de ekonomik katkı açısından ilişkilerin doğal bir köprüsü olarak öne çıkıyor.
Diplomatik Dengede Yeni Arayışlar
Berlin ve Ankara, artık ilişkilerini sadece AB çerçevesinde değil, çok kutuplu dünya düzeninde karşılıklı çıkar temelli bir biçimde şekillendiriyor.
Uzmanlara göre bu süreç, “Batı ile denge politikası” yürüten Türkiye’nin elini güçlendirirken, Almanya için de Orta Doğu ve Kafkasya politikalarında stratejik bir açılım anlamına geliyor.
Sonuç:
Türkiye ile Almanya arasında yeniden başlayan diplomatik temaslar, ekonomik, güvenlik ve enerji alanlarında çok boyutlu bir stratejik ortaklığın habercisi.
İki ülke, küresel krizlerin ortasında karşılıklı bağımlılığı avantaja çevirerek yeni bir denge politikası kurmaya çalışıyor.
 
             
             
                             
                             
                            





 
             
             
         
         
         
        