Karadeniz’den Akdeniz’e, Orta Doğu’dan Balkanlar’a kadar geniş bir coğrafyada sahip olduğu jeopolitik konum ve askerî kapasite sayesinde Türkiye, ittifakın hem doğu kanadında caydırıcılığı artırıyor hem de kriz bölgelerinde aktif rol üstleniyor.
NATO’nun genişleme süreci, hibrit tehditlerin artışı ve Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği güvenlik kaygıları, Türkiye'nin ittifak içindeki önemini yeniden gündeme taşıdı. Türkiye, sadece sınır ülkesi olduğu için değil, aynı zamanda güçlü silahlı kuvvetleri, barış destek operasyonlarına katkısı ve terörle mücadeledeki tecrübesiyle de kritik bir aktör olarak öne çıkıyor. Özellikle NATO'nun kolektif savunma ilkesini temel alan 5. madde kapsamında, Türkiye'nin kara, hava ve deniz unsurları, bölgesel güvenliğe doğrudan katkı sağlıyor.
Milli Savunma Bakanlığı kaynaklarından edinilen bilgilere göre Türkiye, 2025 yılı itibarıyla NATO’nun yürüttüğü çok uluslu tatbikatların büyük çoğunluğuna aktif katılım göstermeye devam ediyor. Polonya, Romanya, Almanya, Slovenya ve Bulgaristan gibi ülkelerde icra edilen tatbikatlarda Türk Silahlı Kuvvetleri kara, hava ve deniz unsurlarıyla görev aldı. Ayrıca Ramstein Ambition gibi kritik hava savunma eğitimleri ile siber alandaki iş birliği programlarında da Türkiye'nin üst düzey katkı sağladığı bildirildi.
NATO Daimî Görev Grupları’nda görev yapan Türk savaş gemileri ve mayın avlama unsurları, Karadeniz ve Akdeniz’deki güvenlik faaliyetlerine kesintisiz destek veriyor. TCG AKÇAKOCA ve TCG YZB. GÜNGÖR DURMUŞ gibi deniz platformlarının farklı ülkelerde gerçekleştirdiği liman ziyaretleri de savunma diplomasisi açısından dikkat çekiyor. Türkiye’nin 2024-2025 dönemi için belirlediği hedefler arasında, NATO’nun komuta-kontrol yapısına entegrasyonun daha da artırılması ve siber savunma alanında öncü rol üstlenilmesi yer alıyor.
Uzmanlara göre Türkiye’nin NATO’ya olan katkısı yalnızca askerî düzeyde sınırlı kalmıyor. Sığınmacı krizi, enerji güvenliği, insani yardım operasyonları ve kriz yönetimi gibi çok boyutlu alanlarda da Türkiye, NATO içerisinde stratejik bir denge unsuru olmayı sürdürüyor.
Türkiye'nin, ittifakın doğu sınırlarını güçlendirmeye, küresel tehditlere karşı mücadelede ortak kapasite üretmeye ve müttefik dayanışmasını artırmaya yönelik katkıları, önümüzdeki dönemde daha görünür hale gelmesi bekleniyor. NATO’nun yeni güvenlik konseptinde Türkiye'nin rolü, hem savunma yatırımları hem de diplomatik inisiyatifleri ile daha stratejik bir boyut kazanmış durumda.