Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, birçok şehirde sıcaklık değerleri 35 dereceyi aştı. Peki bu durum geçici mi, yoksa küresel ısınmanın yeni bir yansıması mı?
Mevsimsel Değil, Küresel Etki
İklim bilimcilere göre bu durum yalnızca "erken yaz" değil, küresel ısınmanın doğrudan sonucu. “Yeryüzü ortalama sıcaklığı her yıl artıyor. Atmosferdeki sera gazı oranı, özellikle karbon dioksit seviyesi, sanayi öncesi döneme kıyasla %50'den fazla yükselmiş durumda. Bu da mevsim kaymalarını ve ekstrem hava olaylarını tetikliyor.”
Kentler Kavruluyor, Kırsal Sürünüyor
Erken gelen sıcaklıklar, özellikle büyükşehirlerde “ısı adası” etkisiyle birleşerek yaşanması güç koşullara yol açıyor. İstanbul, Ankara, İzmir gibi metropollerde sıcaklık asfalt ve beton zemin nedeniyle daha da artarken; kırsal alanlarda ise kuraklık belirtileri su kıtlığına doğru gidiyor.
Sağlık ve Altyapı Üzerinde Baskı
Erken gelen sıcaklık dalgaları yalnızca tarımı değil, şehir altyapısını ve insan sağlığını da zorluyor. Klima kullanımındaki artış, elektrik şebekelerinde ciddi yüklemelere neden olurken; su kaynakları üzerinde ciddi baskı oluştu. Uzmanlar özellikle yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalığı olanların bu dönemde dikkatli olması gerektiğini söylüyor.
💡 Ne Yapılabilir?
-
Gölgelik alanlar artırılmalı, şehir içi yeşil alanlara öncelik verilmeli.
-
Toplu taşıma ve açık alanlar için serinleme noktaları kurulmalı.
-
Tarım alanlarında kuraklığa dayanıklı ürünlere geçiş teşvik edilmeli.
-
Su tasarrufu konusunda halk bilinçlendirilmeli.
Erken gelen yaz sıcaklıkları artık “sürpriz” değil, yeni normalimiz. İklim değişikliğiyle mücadele için yalnızca bireysel önlemler değil, ulusal stratejiler ve yerel politikalar da hayati önem taşıyor.