Haftalarca taşrada otoyolları kapama eylemi yapan çiftçiler, 21 Şubat'ta traktörleriyle başkent Atina'ya indi. Çiftçilerin Sintagma Meydanı'nda, Parlamento binası önünde traktörleriyle yaptıkları eylemde verdikleri mesaj "Sektör ölüm kalım mücadelesi veriyor" oldu.

Eylemler bitti, çiftçiler traktörleriyle birlikte evlerine döndü ancak sorunlar ve bunun çözümü için mücadele bitmedi.

AA muhabirine konuşan Yunanistan'ın Milli Tarım Kooperatifleri Birliği (ETHEAS) Genel Direktörü Moshos Korasidis, mücadelenin bitmediğini, Brüksel'de AB kurumları ile müzakereye dönüştüğünü anlattı.

Bangladeş'te son 76 yılın en uzun süreli sıcak dalgası etkili oluyor Bangladeş'te son 76 yılın en uzun süreli sıcak dalgası etkili oluyor

Sorunlarına çözüm bulmak adına hem Yunanistan hükümetine hem de AB'ye baskı yapmaya devam edeceklerini belirten Korasidis, tarım sektöründeki sorunların sadece Yunanistan'ın değil, Avrupa'daki tarım sektörünün genel sorunları olduğunun altını çizdi.

Kovid 19 salgını, enerji krizi ve Ukrayna-Rusya Savaşı ile artan maliyetler

Korasidis, "Önce Kovid-19 salgını vardı, daha sonra enerji krizi oldu, enerji fiyatları büyük oranda arttı. Çiftçiler sulama, seralar, hayvan yemi ve gübreler için çok fazla enerji tüketiyor. Bu, çiftçilerin ham madde fiyatlarının artmasına neden oldu. Ardından Ukrayna'da savaş çıktı. Piyasa daha da zorlandı. Gübre fiyatları daha da arttı." diye konuştu.

AB Ortak Tarım Politikaları (OTP) 2023'ün ilk aylarında uygulanmaya başlamadan önce çiftçilerin birçok sorununun biriktiğini vurgulayan Korasidis, yeni OTP ile daha çok çevreye dost üretim biçimleri uygulanmasının zorunlu hale geldiğini kaydetti.

Korasidis, yeni OTP'nin çiftçilere bu yeni üretim şartlarına uymak için yeterli zamanı ve maddi desteği sağlamamasının, yükselen üretim maliyetini daha da artırdığına dikkati çekti.

Tüm Avrupa'da çiftçilerin sorunları benzer

Aynı sorunların tüm Avrupa'daki çiftçiler için geçerli olduğunu belirten Korasidis, bu nedenle Almanya, Belçika, İspanya, İtalya, Romanya ve Polonya gibi ülkelerde çiftçi eylemlerinin yapıldığını ifade etti.

Korasidis, çiftçilerin mevcut kredi borçlarına da işaret ederek, Yunanistan ve Avrupa'daki çiftçi eylemleri için "Traktör almış, sera kurmuş bir çiftçinin borcunu ödemek için 10-12 senesi var. Eğer bu süreçte ona daha büyük bir mali yük yüklersen, onun iflasına neden olabilirsin. Tepkiler bu nedenle bu kadar sertti." dedi.

Çiftçilerin, üretim maliyetlerinin düşürülmesi dışında gıda piyasasına ilişkin başka düzenlemelere de ihtiyaç duyduğunu aktaran Korasidis, aracıların çiftçilere ödemelerini 2 ay içinde yapması, tüketicilere ulaşan gıda ürünlerinin kalite kontrollerinin gerçekleştirilmesi, ithal edilen tarım ürünlerinin AB'deki çiftçilerin uyduğu üretim şartları çerçevesinde üretilmesinin sağlanması gibi taleplerinin de olduğunu ifade etti.

Korasidis, AB şartlarında üretilmemiş ürünlerin ithal edilmesi halinde yerli ürünlere karşı haksız rekabet sorunu olacağını belirterek, ithal edilen ürünlerde de aynı şartların aranmasını istedi.

Tarımdaki bir diğer sorun, iklim krizi

Yunanistan ile birlikte birçok Akdeniz ülkesinde bu yıl kuraklık sorunu yaşandığını anımsatan Korasidis, bunun sulama maliyetlerini de artırdığını kaydetti.

Korasidis, bu yıl yaşanan yangın ve sel gibi afetlerin de çiftçileri zor duruma soktuğunu dile getirerek, bu yıla özel olumsuz şartlar nedeniyle de çiftçilerin gelirlerinin azaldığını ve bu nedenle bu zararların tazmin edilmesini istediklerini aktardı.

İklim değişikliği nedeniyle yeni koşullara uyumlu yeni ürünler ekilmesi, yeni sulama biçimlerine geçilmesi ve teknolojik gelişmenin sağlanması gerektiğinin altını çizen Korasidis, çiftçilerin iklim değişikliğine karşı da yatırım desteğiyle korunması gerektiğini vurguladı.

Gıda güvenliği

Korasidis'in vurguladığı bir başka önemli konu ise gıda güvenliği oldu.

Tarım sektöründe yaşanan sorunlar nedeniyle gıda fiyatlarındaki artışın diğer sektörlerdeki ürünlerden daha çok olduğunun altını çizen Korasidis, şunları aktardı:

"Kovid-19 salgını ve enerji krizi bize ne gösterdi? Küreselleşme çözüm getiremez. Salgında ithalat yapamadık. O halde, çiftçiler için önemli olan yerel üretimdir. Gıda güvenliğini sağlamak için minimum bir üretim miktarını sağlamak zorundayız. Bir salgında limanlar çalışamıyor, enerji krizinde nakliye maliyetleri arttı, bir savaş halinde Ukrayna ve Rusya'dan olduğu gibi tahıl ihtiyaçlarımızı karşılamıyoruz."

Korasidis, tarımın geleceğine ilişkin öngörülerini ise şu sözlerle dile getirdi:

"Tarım felsefesi değişmeli. Tarım ön plana çıkıyor zira gıda, yerine başka bir şey konulabilecek bir ürün değil. Paran olabilir ama gıda satın alamayabilirsin."

Nüfus için gerekli minimum gıda ihtiyacının garanti altına alınması gerektiğini kaydeden Korasidis, acil durumlarda ithalat imkanının olamayabileceğinin de altını çizdi.

Arıcılık

Çiftçilerin yanı sıra sokağa çıkan bir başka grup ise arıcılar oldu.

Yunanistan Arıcılar Birliği Konfederasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Vasilis Duros, tarım ilaçlarının arılara büyük zarar verdiğine dikkati çekti.

OTP kapsamında arıcılara özel destek verilmediğini belirten Duros, Yunanistan'a ithal edilen bal ürünleriyle ilgili de sorun yaşadıklarını kaydetti.

Duros, "İthal edilen gerçek bal da olsa, bal diyerek satılan sahte bir ürün de olsa, üçüncü ülkelerdeki üretim maliyetleri bizden daha düşük. Bizimle aynı şartlarda üretim yapmıyorlar. Bizim balımızın üretim maliyeti çok yüksek." diye konuştu.

Bu sorunun çok sayıda AB ülkesinde yaşandığını ifade eden Duros, Çin gibi üçüncü ülkelerden gelen ürünlerin kendileri için sorun teşkil ettiğini belirtti.

Duros, arıcıların, ithalatta denetimlerin artırılmasını ve üçüncü ülkelerin ürünlerinin AB üyesi ülkeleri üretimiymiş gibi etiketlenerek satılmasının önlenmesini talep ettiklerini aktardı.

Arıcıların 22 Şubat'ta başkent Atina'da yaptığı eylemin, 1982'den beri yapılan ilk eylem olduğunu vurgulayan Duros, arıcıların şu an meslekleri ve gelirlerini kaybetme gibi ciddi sorunlarla karşı karşıya olduklarını kaydetti.

Duros, eylülde Yunanistan'da yaşanan büyük sel felaketinin de kendilerine büyük maddi zarar verdiğini hatırlatarak, bu dönemdeki zararların telafi edilmesinde de gecikme yaşandığına işaret etti.