Göğe Yazılmış İsimler: Hava Şehitlerini Anmak Üzerine
Bazı isimler yeryüzüne değil, gökyüzüne yazılır. Onları ne taşlara kazımak mümkündür ne de bir törenle anmakla yetinebiliriz. Çünkü gökten düşen her bir vatan evladı, ardında yalnızca bir anı değil, bir anlam bırakır: Göklerin de vatan olduğu gerçeğini.
Hava Şehitlerini Anma Günü, bu gerçeği sessizce hatırlatır insana. Belki sokaklar bu günde süslenmez, belki kalabalıklar bir araya gelmez. Ama gökyüzü bir nebze daha ağırlaşır. Çünkü bu gün, göğe emanet edilen canların günüdür.
Uçuş Değil, Bir Dua
Uçmak, sadece teknik bir beceri değildir. Özellikle bir asker için, uçuş, dua ile başlar ve emanetle biter. Her kalkış, “dönemeyebilirim” düşüncesiyle yapılır. Yere sağ salim inmek, görev kadar bir lütuftur da aynı zamanda.
Türk Hava Kuvvetleri’nin tarihi, işte bu bilinçle yoğrulmuş binlerce isimle doludur. 1914’te henüz havacılığın emekleme döneminde yola çıkan Fethi, Sadık ve Nuri Beyler; ardından gelen nice kahramanlar… Hepsi, göğe imzalarını attılar. Öyle bir imza ki, üzerinden asırlar geçse de silinmeyecek.
Sessiz Kahramanlık
Toprakta savaşan asker görülür. Siper kazarken, tüfek taşırken, göz göze bir mücadele verirken görünür. Ama havada savaşan kahraman genelde görünmezdir. Uzakta, yüksekte ve yalnızdır. Bu yalnızlık, onu görünmez yapar ama kahramanlığını asla azaltmaz. Belki de bu yüzden hava şehitlerinin hatırası, daha çok göğe sinmiştir. Gökyüzüne her bakış, onların ismini hatırlatır.
Göklerin Sahipleri
Gökyüzü, sadece bulutlardan ibaret değildir. Orası, binlerce dualı annenin, gururla ama titreyerek asker ocağına gönderdiği çocuklarının da mekânıdır. Ve her biri, yeryüzünü savunmanın ötesine geçerek gök vatanı da kutsal bilir.
Bu vatanın bir ucu da semadır. Bunu bize, geri dönemeyen her pilot, her uçuş teknisyeni, her radar operatörü hatırlatır. Onlar, sadece görev yaparken değil, vatan savunmasının bir parçası oldukları için hayatlarını verdiler.
Unutmak Mümkün Değil
Hava Şehitlerini Anma Günü, aslında unutmamakla ilgili bir çağrıdır. Sadece devlet törenleriyle değil, içsel bir farkındalıkla yaşanmalıdır. Çünkü bu kahramanlıklar, tarih kitaplarının değil, yüreklerin meselesidir. Sessizce saygı durmak yeterlidir çoğu zaman. Bir çocuğun göğe bakarken "bizi koruyanlar orada mı?" demesi, anmanın en saf halidir belki de.
Son Söz Yerine
Göğe yazılan isimler unutulmaz. Çünkü onlar, bir milletin cesaretini, sadakatini ve inancını taşır. Hava şehitlerimiz, bu milletin en yükseklerde duran vicdanıdır. Onları anmak, sadece geçmişe saygı değil; bugüne ve yarına da bir söz vermektir:
"Gökyüzü, size emanet olmaya devam edecek."