İlkokuldan başlayarak çocuklarımız sürekli bir sınav sürecinin içinde yer alıyor. Ancak bu süreçte karşılaştıkları stres, kümülatif bir şekilde artarak devam ediyor.

Peki, çocuklarımız neden bu kadar yoğun bir stres yaşıyor?

Çünkü kaygıları çoğunlukla sadece akademik başarıya odaklanıyor. Akademik hayatlarının yanı sıra sosyal, kültürel ve sportif etkinliklere katılım sağlayamadıkları için, herhangi bir hobileri olmuyor ve tek yönlü bir yaşam sürüyorlar. Kendilerine ayıracakları zamanı oluşturamadıkları için de salt akademik bilgileri beyinlerine entegre ederek yaşamaya çalışıyorlar. Akademik hedeflerine ulaştıklarında ise, benliklerine kavuşmak için yeterince çaba sarf etmemiş, sadece akademik açıdan gelişmiş bireyler oluyorlar.

Sınav stresinin temelinde, çocukların kendilerine vakit ayıramaması yatıyor.

Bu durum sadece sınav dönemlerinde değil, hayatları boyunca eğlenebildikleri ve keyif aldıkları aktiviteleri alışkanlık haline getirememeleri ile de ilgilidir.

Sağlıklı ve idealist bireyler yetiştirmenin önemli bir yolu, insanın sosyal bir varlık olduğunu unutmamaktır. Sosyal, kültürel ve sportif etkinlikleri alışkanlık haline getirmiş çocuklar, kendilerini daha iyi ifade edebilmekte ve stresle başa çıkmada daha güçlü bir konuma gelmektedir. Çocuklarımızı spora, müziğe, dansa ve kültürel aktivitelere yöneltmek bu nedenle ciddi bir önem taşır. Böylece akademik kaygılar aşılarak eğitim hayatlarını tamamladıklarında da devam edebilecekleri sağlam ve dengeli bir yaşam kurabilirler.

Bilinçli evebeynler olarak, çocuklarımızın sadece akademik değil, sosyal ve kişisel gelişimlerine de destek olmalıyız.

Onların ilgi alanlarını ve yeteneklerini keşfetmelerine olanak sağlamak yaşadıkları kaygıların hafiflemesine ve sağlıklı bireyler olmasına katkı sağlayacaktır. Bu şekilde yetişen çocuklar geleceğe daha güçlü ve idealist bireyler olarak adım atacaklardır