Batı ülkelerinin bu savaşta hangi tarafa destek vereceği ise dünya çapında en çok merak edilen sorulardan biri. Peki, Batı ülkeleri İsrail-İran savaşında nasıl bir tutum sergiliyor? Hangi ülkeler İsrail’i savunuyor, hangi ülkeler İran’a yakın duruyor? İşte bu soruların yanıtları…
İsrail’i Destekleyen Batı Ülkeleri
Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İsrail’in en yakın müttefiki olarak, bu çatışmada açık bir şekilde İsrail’in yanında yer alıyor. ABD'nin İsrail’e olan desteği, sadece siyasi değil, aynı zamanda askeri ve ekonomik açıdan da çok güçlü. Amerikan yönetimi, İsrail’in güvenliğini ulusal güvenlik politikalarının temel bir unsuru olarak kabul ediyor. 2023’teki çatışmaların başında ABD, İsrail’e ek askeri yardımda bulunacağını açıklamıştı. Ayrıca, ABD'nin uluslararası platformda İsrail’in haklarını savunduğu ve Birleşmiş Milletler (BM) gibi küresel kuruluşlarda İsrail’e yönelik eleştirileri engellemeye çalıştığı da biliniyor.
Birleşik Krallık (İngiltere) ve Fransa gibi diğer Batı Avrupa ülkeleri de, İsrail’in kendini savunma hakkına saygı gösterdiklerini belirtiyor. Ancak bu ülkeler, aynı zamanda çatışmanın sivillere zarar vermemesi gerektiği konusunda ısrarcılar ve İsrail’in orantılı güç kullanması gerektiğini savunuyorlar.
Fransa ve Almanya: Dengeleyici Bir Tutum
Fransa ve Almanya, İsrail’e verdiği desteği açıkça dile getirirken, aynı zamanda İran ile olan diplomatik ilişkilerine de önem veriyor. Özellikle Fransa, İran ile nükleer anlaşmayı savunan ülkelerden biri olarak, İsrail’e karşı sert bir tutum sergileyen İran’a karşı dikkatli bir denge politikası izliyor. Paris, İsrail’in güvenliğini vurgularken, Orta Doğu’da İran’ın daha fazla güç kazanmasına karşı da ciddi endişeler taşıyor. Fransa’nın önceliği, İsrail’in güvenliği ile İran’ın nükleer programının kontrol altına alınması arasındaki dengeyi kurabilmek.
Almanya ise, İsrail'in güvenliğini her zaman ön planda tutarken, savaşın daha fazla tırmanmaması için de diplomatik çözüm arayışlarına giriyor. Almanya’nın İsrail ile olan tarihi ilişkileri, Berlin’i bu konuda oldukça hassas kılıyor. Aynı zamanda Almanya, Avrupa Birliği (AB) bünyesinde, İran ile nükleer müzakerelerde yer alan bir aktör olarak da dikkat çekiyor.
İran’a Yönelik Batı Tutumu: Düşmanlık ve Diplomasi
İran’a yönelik Batı dünyasındaki tutum ise daha karışık. ABD ve Avrupa Birliği, İran’ı hem nükleer silah geliştirme çabaları hem de Orta Doğu’daki müdahaleleri nedeniyle sürekli olarak eleştiriyor. 2018’de ABD’nin İran’la yapılan nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesi, İran ile Batı arasındaki ilişkileri daha da gerginleştirmişti. Ancak, İran’ın küresel bir tehdit olarak algılanması, Batı ülkelerinin İsrail’i savunmalarını güçlendiriyor.
Fransa, Almanya ve İngiltere, İran’ın nükleer faaliyetleri konusunda daha diplomatik bir yaklaşım sergileyip, 2015’teki nükleer anlaşmanın sürdürülmesi gerektiğini savunsa da, İsrail’in askeri müdahaleleri sırasında, İran’a destek vermek yerine, İsrail’in savunma hakkını kabul ediyorlar.
Rusya ve Çin’in Konumu: İran’a Destek
Batı ile kıyaslandığında, Rusya ve Çin’in İsrail-İran çatışmasındaki tutumları farklı bir çizgide yer alıyor. Rusya, genellikle İran’ı destekleyen bir politika izlerken, İsrail’e karşı daha mesafeli bir yaklaşım sergiliyor. Rusya, özellikle Orta Doğu’daki çıkarlarını göz önünde bulundurarak İran ile güçlü askeri ve ekonomik ilişkiler kurmuş durumda. Bununla birlikte, Rusya’nın İsrail’le de işbirliği yaptığı bazı konular olduğu için, bu ilişki tamamen düşmanlıkla nitelendirilemez.
Çin ise, hem İran ile olan stratejik ilişkilerini pekiştirirken, aynı zamanda İsrail ile de ekonomik bağlarını sürdürüyor. Pekin, İsrail-İran çatışmasında tarafsız bir tutum takınmaya çalışıyor, ancak ekonomik çıkarları doğrultusunda İran’a daha yakın bir yaklaşım sergileyebileceği düşünülüyor.
Batı’nın Düşüncesiz Desteği ve Ortadoğu'nun Geleceği
İsrail-İran savaşının Batı dünyasındaki yankıları, yalnızca siyasi tercihlerle sınırlı kalmıyor; aynı zamanda ekonomik ve askeri stratejilerle de şekilleniyor. Batı ülkelerinin İsrail’e verdiği destek, İsrail’in güvenliği açısından kritik bir rol oynarken, İran’a yönelik uygulanan yaptırımlar ve diplomatik baskılar da bu çatışmanın daha geniş bir boyuta taşınmasına neden olabilir.
Batı dünyası, İsrail’in kendini savunma hakkını savunuyor ve İran’ın nükleer tehditlerine karşı sert bir tutum takınıyor. Ancak, bu duruşun Orta Doğu’daki daha geniş ve karmaşık siyasi denklemleri nasıl etkileyeceği, zaman içinde daha belirginleşecektir. Özellikle Rusya ve Çin gibi küresel güçlerin tutumları, Batı’nın Orta Doğu’daki çıkarlarını nasıl şekillendireceğini belirleyecek gibi görünüyor. Bu nedenle, Batı’nın İsrail-İran savaşındaki pozisyonu, sadece bu çatışmayı değil, dünya politikasının geleceğini de etkileyecektir.