Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 4 Mayıs'tan itibaren yeni binasında ziyaretçilerini ağırlamaya başlayan İstanbul Modern Sanat Müzesi'ne gerçekleştirdiği ziyarette bir konuşma yaptı.

Burada bulunmaktan mutluluk duyduğunu anlatan Erdoğan, İstanbul Modern'in yeni binasının İstanbul'a ve tüm sanatseverlere hayırlı olması dileğinde bulundu.

İstanbul Modern'in artık kendileri için bir ulusal değil uluslararası niteliği olan bir müze olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Tabii bu uluslararası niteliğiyle birlikte burada Galataport'la adeta bütünleşen bir yapı ortaya koyuyor. Bu da İstanbul'umuz için, Türkiye'miz için ayrı bir zenginlik. Bundan dolayı özellikle Oya Hanım'a (İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı), Eczacıbaşı ailesine çok teşekkür ediyorum." diye konuştu.

Tüm gençlerin ve milletin 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı tebrik eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bundan tam 104 yıl önce Samsun'da başlayan Milli Mücadele'mizi zaferle taçlandıran Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere muzaffer ordumuzun tüm mensuplarını rahmetle yad ediyorum. Kadını erkeği, genci yaşlısıyla Milli Mücadele'nin tüm gizli kahramanlarını burada hürmetle şükranla anıyorum. Milletimizin birliği ile ülkemizin bütünlüğünün korunması, bayrağımızın gönderde gururla dalgalanması, ezanlarımızın semalarımızda hep yankılanması, istiklalimiz ve istikbalimiz uğrunda canlarını ortaya koyan tüm şehitlerimize ve gazilerimize Allah'tan rahmet diliyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerin bayramı olan 19 Mayıs'ın, mensubu olmaktan şeref duydukları aziz milletin işgal girişimleri karşısında direniş azminin sembolü, hürriyet aşkının en güçlü nişanesi olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Bu tarihin, esarete karşı özgürlüğün, yılgınlığa karşı umudun, Anadolu'nun dört bir köşesinden yükselmeye başladığı bir dönüm noktasıdır. Tüm yokluklara ve imkansızlıklara rağmen vatanımızı işgalden kurtaran 19 Mayıs ruhunu yaşatmaya gelecek nesillere aktarmaya devam edeceğiz. Gazi Mustafa Kemal, 19 Mayıs'ta yaktığı istiklal meşalesini 4 yılı aşkın çetin bir mücadelenin ardından 29 Ekim 1923'te son devletimiz Cumhuriyetimizin kuruluşunun ilanıyla zirveye taşımıştı. İnşallah biz de Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünde Türkiye Yüzyılı'nın inşasını başlatıyoruz. Geleceğimizin teminatı olarak gördüğümüz evlatlarımıza üzerinde gururla yaşayabilecekleri büyük ve güçlü bir Türkiye bırakmak istiyoruz."

"Çok daha kararlı bir şekilde kalkınma hamlelerimizi sürdüreceğiz"

Bununla ilgili çalışmalarını uzun süredir yürüttüklerini vurgulayan Erdoğan, her yıl ortalama yüzde 5,5 oranında büyüyerek milli geliri 236 milyar dolardan 1 trilyon dolar sınırına getirmenin bunun hazırlığı olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, istihdamı, ihracatı, turizmi, 3, 5, 10 kat arttırmanın da bunun bir hazırlığı olduğunu dile getirerek, "Hedeflediğimiz büyük şahlanışı gerçekleştirebilmemiz için ihtiyacımız olan ne varsa hepsini tek tek tamamlayarak ülkemizi bugünlere hazırladık. İnşallah önümüzdeki dönemde çok daha güçlü, çok daha kararlı bir şekilde kalkınma hamlelerimizi sürdüreceğiz. Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünü 85 milyon olarak hep birlikte ülkemize ve milletimize yakışır bir özgüvenle kutlayacağız." diye konuştu.

Cumhuriyet tarihi boyunca sözü en çok edilip de icraatı en az yapılan işlerin başında kültür-sanatın geldiğini anlatan Erdoğan, "Bizden önceki medeniyetlerin mirasları olarak devraldığımız değerleri bir kenara bırakırsak, maalesef özgün kültür-sanat ürünlerinin ortaya çıkarmasında uzunca bir süre arzu ettiğimiz mesafeyi katedemedik. Bunun için hiç uzağa gitmeye gerek yok. Hepimizin içinde yaşadığı şu İstanbul'un son bir asırdaki serencamını şöyle bir gözden geçirmek bile hakikati ispatlamaya yeterli." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4 Mayıs'tan itibaren yeni binasında ziyaretçilerini ağırlamaya başlayan İstanbul Modern Sanat Müzesi'ne yaptığı ziyaretteki konuşmasında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini devraldığı günleri hatırladığını anlattı.

Bu şehirde Osmanlı döneminden kalma kültür sanat eserlerinin çoğunun ya tahrip edildiğini ya da görmezden gelindiğini anlatan Erdoğan, "Cumhuriyet döneminde yapılan 3-5 eser ise şehrin ne potansiyelini taşıyabilecek ne de ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumdaydı. Biz, belediye başkanlığı dönemimizde sadece şehrin su, temizlik, ulaşım, çevre ve diğer sorunlarını çözmekle kalmadık aynı zamanda İstanbul'a güçlü bir kültür sanat altyapısı kazandıracak ilk adımları da attık. Bunlardan en önemlisi Haliç Kongre Merkezi'dir." diye konuştu.

Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nin durumunu, çevresini İstanbulluların gayet iyi bildiğini dile getirerek, "Orası mezbahanelerin olduğu yerdi. İşte o mezbahanelerin olduğu yeri şu andaki Haliç Kongre Merkezi'ne dönüştürdük. Bunu dönüştürürken de bir taraftan o kokulardan geçilmeyen Haliç'i bugünkü hale getirdik." ifadelerini kullandı.

Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı dönemlerinde ülke geneline yaydıkları bu hassasiyeti önlerine çıkartılan engellere rağmen hiç kaybetmediklerini vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Taksim'deki temelinden yıkılmaya başlayan Atatürk Kültür Merkezi binasını, daha iyisini, İstanbul'a daha yakışanını yapmak için harekete geçtiğimizde bize neler dediklerini, nasıl hakaretler ettiklerini hatırlayın. Aynı şekilde 'Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nu yıkıyoruz, buraya daha güzelini, daha büyüğünü yapacağız.' dediğimizde de neler yaptıklarını yine hatırlayın ve hemen yanı başında da 'Biz şimdi burada 40 metre derine giriyoruz.' dediğimizde neler söylendiğini hatırlayınız ve biz 40 metre derine orada girdik, 17 metre derinde İstanbul Kongre Merkezi'ni yaptık ki burası 3 bin ila 4 bin kişi kapasiteli bir kongre merkezi oldu. İstanbul'un en büyük kongre merkezi. Bunu da başardık."

"Dünya İstanbul'u İstanbul Modern'le çok daha farklı bir şekilde tanıyacaktır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Tarihi yarımadayı geliştirmek için attığımız her adımda bize neler yaptılar, neler ama biz aldırış etmedik, işimize baktık. Hatta içinde bulunduğumuz şu bölgenin yani şu sahil, malum antrepolarla doluydu ve bu antrepolar da iş görmez, işe yaramaz haldeydi ve 4 nolu antrepo da bizden talep edildiğinde, bu antreponun böyle bir dönüşüme hazır olması için doğrusu pek de umudum yoktu ama Oya Hanım, Bülent Bey, Eczacıbaşı ailesi bu işi çok kararlı bir şekilde ele aldılar ve ilk etabında 4 nolu antrepo hemen hamdolsun bir müzeye dönüştü. Ama İstanbul Modern olarak bu işin ikinci etabını ben doğrusu onu da hayal etmiyordum. İkinci etaba da girilince işte şu andaki İstanbul Modern'i görmüş olduk ve bununla da inanıyorum ki dünya İstanbul'u İstanbul Modern'le çok daha farklı bir şekilde tanıyacaktır, tanışacaktır."

"Rami Kışlası'nda gençlerle bir araya geleceğim"

Şehrin kültür sanat hayatına katılan yeni bir renk olan kültür merkezlerine, kütüphanelerine çıkartılan zorlukları hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"İşte Rami Kışlası bunlardan bir tanesi. Şimdi Rami Kışlası, Ankara'da Millet Kütüphanesi'nden sonra en büyük kütüphanemiz oldu. Doluyor, taşıyor. 24 saat gençlere açık. İkramlarıyla her şeyiyle bir başka ve nasip olursa bugün Rami Kışlası'nda gençlerle bir araya geleceğim. Onlarla bu bayramı inşallah kutlayacağız. Sokaklarımızın ateşe verilmesinden, edep ve insanlık sınırını aşan hakaretlere varıncaya kadar her yola başvurdular. Farklı düşünen sanatçılarımızı tehdit ettiler. Üzerlerine mahalle baskısı kurarak, bir korku iklimi oluşturarak bu insanları sindirmeye çalıştılar. Ülkenin, milletin hatta doğrudan sanatçılarımızın hayrına olan işlerde bile maalesef bu hoyrat tavırlarından vazgeçmediler."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sıkıntıların hepsini de göğüslediklerini dile getirerek, "Her tuzağı bozduk, her engeli aştık ve bugünlere geldik. Türkiye'nin tüm kültür ve sanat hazinesini en üst düzeyde, en verimli şekilde değerlendirmenin çabası içerisindeyiz. Kültür ve sanat hayatımıza zenginlik katacak, bu alanda çeşitliliği arttıracak her türlü eseri, her türlü projeyi teşvik ediyoruz. Sanatımıza katkı veren herkese, tüm sanatçılarımıza destek olmayı görev telakki ediyoruz. Sanatçıları ve sanat dalları arasında ayrım yapan değil, tüm değerlerini bağrına basan kuşatıcı bir yaklaşımla hareket ediyoruz." ifadelerini kullandı.

"Abide eserlerle kültür sanat dünyamızın fiziki altyapısını güçlendiriyoruz"

Eskiden resmi ideoloji tarafından cezalandırılmış, yasaklanmış, ötelenmiş kim varsa, hangi fikir ve sanat insanı varsa hepsine kucak açtıklarını belirterek, şunları söyledi:

"Türk şiirinin duayen ismi Nazım Hikmet'e vatandaşlıktan çıkarıldıktan 58 yıl sonra yeniden Türk vatandaşlığı veren biz olduk. Bir yandan yılların ihmallerini giderip yanlışlarını düzeltirken, diğer yandan da yerelden evrensele uzanan yeni bir anlayışı hakim kıldık. Hiçbir komplekse kapılmadan insanlığın ortak birikiminden azami derecede istifadenin gayretindeyiz. Her yıl tevdi ettiğimiz Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerimizle kültür sanat insanlarımıza sahip çıkıyoruz. Ülkemize, sanatçılarımıza ve sanatseverlere hizmet edecek abide eserlerle kültür sanat dünyamızın fiziki altyapısını güçlendiriyoruz. İstanbul'a Atatürk Kültür Merkezi'ni, Ankara'ya Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası binasını kazandırarak önemli bir eksiği giderdik. Bir bütün olarak Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, bilhassa da kongre ve kültür merkezi sergi salonu ve millet kütüphanesi gibi özgün mimari ürünü yapılarımızla tarihe imza attık."

"Kültür merkezlerimizin sayısını 42'den 122'ye çıkardık"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, her ne kadar birilerinin ısrarla bu eserleri karalamak için yalan ve iftira kampanyaları yürütse de milletin kendisine kazandırdıkları bu değeri gördüğünü ve takdir ettiğini dile getirdi.

Ülkenin dört bir köşesinde faaliyet gösteren kültür merkezlerinin sayısını 42'den 122'ye çıkardıklarını aktaran Erdoğan, "Son yıllarda belediyelerimiz de kendi şehirlerine gerçekten estetik ürünü ve gayet işlevsel kültür merkezleri kazandırdılar. İstanbul'dan Gaziantep'e, ülkemizin her yerinde bu örnekleri bizzat gördük. Örneğin ben yine huzurlarınızda Sayın Şahenk'e de teşekkür ediyorum. Yani Göbeklitepe bunlardan bir tanesi." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt içinde 5 bin 800 vakıf kültür varlığının restorasyon veya onarımını gerçekleştirdiklerini, ülke genelinde 165 müzeyi, mevcut yerlerinde onarım, restorasyon ve teşhir tanzim düzenlemeleriyle tamamen yenilediklerini anlattı.

Ayrıca, 59 yeni müzeyi ilk kez ziyarete açarken, 23 müzenin de binasını yeniden yaptıklarını aktaran Erdoğan, koleksiyonuyla dünyanın sayılı örnekleri arasında yer alan Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ni restore ettiklerini kaydetti.

Erdoğan, İslam Medeniyetleri Müzesi'nden İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'ne, İzmir Kültür Sanat Fabrikası'ndan Adana Milli Mensucat Fabrikası Müzesi'ne kadar nice eseri ülkeye kazandırdıklarını belirterek, şöyle devam etti:

"Ayrıca, Türkiye'den yurt dışına kaçırılan eserlerin tekrar vatanına dönmesi için yoğun çaba sarf ettik. Bir bölümünü naklettik, hala çalışmaları devam eden birçok objeler var. Yaptığımız hukuki ve diplomatik çalışmalar neticesinde şimdiye kadar yaklaşık 12 bin eseri yeniden ait olduğu topraklara kavuşturduk. Tiyatrodan operaya, sinemadan edebiyata, tezhipten minyatüre kadar her alanda sanatın ve sanatçılarımızın yanında olmayı görev addediyoruz. Örnek; Levent'te Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa en önemli tezhip sanatının, hat sanatının işlendiği bir camimiz olmuştur. Gerçekten bu eserle de ayrıca övünüyoruz. Çünkü bölgede tezhip noktasında bu kadar ağırlıklı bir eseri İstanbul'umuza kazandırmak bizlere ayrı bir iftihar vesilesi oldu."

"İstanbul Modern, ülkemizin birikiminin küresel ölçekte paylaşılmasına vesile oldu"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, amaçlarının Cumhuriyetin 100. yılını kutlayacakları 2023'e daha güçlü, daha üretken, daha zengin ve daha özgür bir iklimde girmek olduğunu aktararak, bu yolda Türkiye'nin değerlerini, ülkenin bu alandaki zengin birikimini tüm renkleriyle kucaklamaya devam edeceklerinin altını çizdi.

Bugün, bu çok yönlü gayretlerin, ortak çabaların yeni bir sevincini daha paylaşmak üzere bir arada olduklarını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'nin ilk modern ve çağdaş sanat müzesi İstanbul Modern'in yeni binasını gerçekten sanat camiamıza kazandırmaktan dolayı Eczacıbaşı ailesine tekrar çok çok teşekkür ediyorum. Bu projenin ilk adımları merhum Nejat Eczacıbaşı ve Sayın Oya Eczacıbaşı'nın İstanbul'a modern bir sanat müzesi kazandırmak için harekete geçmeleriyle atıldı. Nejat Bey'in ailesinin bu hayale sahip çıkmasıyla işte bugünlere gelindi. İstanbul Modern'in ilk binasını ise 2004 yılında yine bizzat katıldığımız bir programla açmıştık. Bu vesileyle adeta bir modern sanat şölenine de şahitlik etmiştik. O günden bu yana İstanbul Modern, ülkemizin birikiminin küresel ölçekte paylaşılmasına ve geleceğe aktarılmasına vesile oldu. Dünyanın dört bir yanından eserler, sanat ürünleri İstanbulluların, gençlerimizin ve milletimizin beğenisine burada sunuldu. Şimdiye kadar 8,5 milyon ziyaretçiyi ağırlayan İstanbul Modern'in eğitim programlarıyla 850 bin çocuk ve gencimize ulaşmasını da ben çok çok kıymetli buluyorum, önemsiyorum. Her yaş ve kesimden insanımızı sanatla tanıştıran, sevdiren İstanbul Modern'in önemli bir boşluğu doldurduğunu da görüyoruz."

Erdoğan, Cumhuriyetin 100. yılına bir armağan olarak değerlendirdiği İstanbul Modern'in yeni binasının şehre çok büyük değer katacağına inandığını belirterek, İstanbul Modern'in yeni binasıyla Türkiye'nin en prestijli, çağdaş sanat merkezlerinden biri olmayı sürdüreceğini vurguladı.

Bu güzel eserin İstanbul'a, kültür ve sanat camiasına kazandırılmasına vesile olan Kültür ve Turizm Bakanlığına, Eczacıbaşı Topluluğuna, Doğuş Grubuna ve Bilgili Holdinge teşekkür eden Erdoğan, "İstanbul Modern'in yeni binasının ülkemize ve şehrimize hayırlı olmasını diliyorum. Çok daha farklı bir şey ifade ediyorum; bu bir zihinsel devrimin de önemli adımıdır, diye ifade ediyorum." şeklinde konuştu.

Konuşmasının ardından Erdoğan'a Oya Eczacıbaşı tarafından hediye takdim edildi. Erdoğan, programın sonunda katılımcılarla fotoğraf çektirdi.

Programa, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk ile Bilgili Holding Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Bilgili katıldı.