2025 yılı itibarıyla iki ülke arasındaki savunma ilişkileri, geçmiş dönemlere kıyasla en üst seviyesine ulaştı. Nahçıvan’da bu ay gerçekleştirilen “Sarsılmaz Kardeşlik” adlı bilgisayar destekli komuta yeri tatbikatı, Türk Silahlı Kuvvetleri ile Azerbaycan ordusunun koordinasyon ve birlikte çalışabilirlik kapasitesini bir kez daha gözler önüne serdi. Tatbikatın ardından, 20-30 Haziran tarihleri arasında icra edilecek olan ve fiilî atışları da içeren “Mustafa Kemal ATATÜRK-2025” ortak arazi tatbikatı ise iki ülkenin askeri dayanışmasının sahadaki kararlılığını simgeliyor.
Azerbaycan’ın 2020 yılında Dağlık Karabağ’da elde ettiği zaferde Türkiye’nin teknik, istihbarat ve eğitim desteği önemli bir rol oynadı. O tarihten bu yana Türkiye'nin sağladığı insansız hava araçları, elektronik harp sistemleri ve modern eğitim programları, Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin dönüşüm sürecinde temel unsurlar hâline geldi. Bununla birlikte, Türkiye Savunma Sanayii Başkanlığı ve Azerbaycan Savunma Bakanlığı arasında son dönemde imzalanan yeni mutabakatlar, ortak üretim ve teknoloji paylaşımının kapısını daha da araladı.
Her iki ülke, sadece ikili düzeyde değil, aynı zamanda Türk Devletleri Teşkilatı ve NATO benzeri çok taraflı platformlarda da ortak güvenlik vizyonunu paylaşma yönünde güçlü bir duruş sergiliyor. Özellikle Orta Asya’da artan jeopolitik hareketlilik ve enerji güvenliği riskleri, Türkiye ile Azerbaycan’ın bölgesel istikrarın garantörü rolünü daha da öne çıkardı. Bu doğrultuda Hazar Denizi çevresi ve Güney Kafkasya'daki güvenlik denkleminde, iki ülkenin askeri koordinasyonu stratejik bir denge unsuru hâline geldi.
Türkiye ile Azerbaycan arasındaki savunma iş birliği sadece klasik anlamda askeri unsurlarla sınırlı kalmıyor. Ortak harp akademileri projeleri, siber güvenlik alanında uzman değişimi ve savunma teknolojilerinde Ar-Ge çalışmaları da giderek artan bir ivmeyle ilerliyor. Özellikle genç subayların karşılıklı eğitim programlarına dâhil edilmesi, iki ülkenin gelecek nesil askerî liderliğinin ortak bir doktrinle yetişmesini sağlıyor.
“İki devlet, tek millet” şiarıyla yürütülen bu stratejik ortaklık, sadece bir savunma paktı değil, aynı zamanda gönül coğrafyasında şekillenen bir güvenlik mimarisi olarak yükseliyor. Uluslararası arenada artan belirsizlikler ve tehditler karşısında Türkiye ve Azerbaycan’ın birlikteliği, bölgenin istikrarı ve Türk dünyasının güvenliği adına güçlü bir örnek teşkil etmeye devam ediyor.