Bir ses… Uzaklardan gelen, yüzyılların derinliğinde yankılanan o ses…
Dağların doruğundan, bozkırın uçsuz bucaksız sessizliğinden gelir. Türk’ün hafızasında bu ses, yalnızca bir hayvanın uluması değildir; bir milletin yeniden dirilişinin, zincirlerini kırışının çağrısıdır.

O ses duyuldu mu, atlar eyerlenir, sancaklar açılır, töre yeniden kurulmak üzere ayağa kalkar. Çünkü biliriz ki; Bozkurt uyandıysa, vakit tamamdır.

Destanlardan Taktiklere Uzanan Yol

Türk’ün kurdu —ya da eski adıyla “Börü”— sıradan bir sembol değildir. Onun kökleri, Orta Asya’nın rüzgârla yoğrulmuş destanlarına, binlerce yıl öncesinin göç yollarına uzanır. Göktürklerin doğuşunu anlatan rivayetlerde kurt; soyun koruyucusu, yol göstericisi, ana rahmine eş değer bir sığınaktır.

Ergenekon Destanı’nda ise, sıkışan boyları demir dağlardan çıkaran yol gösterici yine odur. Kurt, yalnızca bir rehber değil, aynı zamanda hayatta kalmanın simgesidir.

Neden Kurt?

Bilimsel açıdan bakarsak, bozkırın en zeki avcısıdır kurt. Taktiği bilir, sabrı vardır, sürü düzeni kusursuzdur. Kurt sürüleri avı çevirir, baskın noktalarını belirler, kimi zaman hedefi günlerce izler.

Bu taktikler, tarih boyunca Türk savaş sanatına da yansımıştır. Atlı birliklerimizin ünlü “Turan Taktiği” —yani sahte ricat ve pusu stratejileri— kurt sürüsünün avı yanıltarak dağıtma yönteminin savaş meydanına taşınmış hâlidir.

Doğadan Ordulara

Moğol bozkırlarında dağılmış Türk boylarını toparlayan liderler, ordularını kurarken “Börü düzeni”nden ilham almıştır. Saldırı anında merkez, kanatlar ve artçı unsurların uyumu; kuşatma ve çözülme anlarının zamanlaması… Hepsi doğada kurtların binlerce yıldır uyguladığı av disiplininin, insan elinde yeniden doğmuş hâlidir.

Bir Ruh Hâli Olarak Kurt

Kurt, yalnızca bir hayvan değil, bir ruh hâlidir Türk için. Onun yalnızlığı, bozkırın ortasında tek başına uluyuşu, göğe bakışı… Bu, Türk’ün özgürlük anlayışıyla aynıdır. Esaret, hem kurt hem Türk için ölüme bedeldir. Zincir kırıldığında ise kurt yalnızca kaçmaz; geri döner, saldırır ve töreyi kurar.

Belki de bu yüzden, Türk tarihi boyunca ordularımızda “Börü” adıyla anılan birlikler kurulmuş; savaş sancağının tepesine kurt başı konmuştur. Çünkü o baş, bir hayvanın değil; bir milletin hafızasının, taktiğinin ve ruhunun sembolüdür.

Ve O Ses…

Biz o sesi duyduğumuzda, yalnızca bir ulumaya kulak vermeyiz. Biz, binlerce yılın çağrısını duyarız. Ve biliriz ki; Bozkurt uyandıysa, vakit tamamdır.