Dünya Çevre Günü’nde Sıfır Atık Hedeflerimiz

Bir damla suya, bir avuç toprağa, gölgemizi veren bir ağaca bu kadar muhtaç olduğumuzu ne zaman fark ettik? Belki kuruyan bir dere yatağında yürürken, belki yaz ortasında dolmayan barajlarda, belki de çocuklarımız “deniz neden bu kadar kirli?” diye sorduğunda…

Ama geç değil. Hâlâ vaktimiz var. Çünkü bu topraklarda nefes alan insanlar, sadece seyretmiyor artık. Emek veriyor, geri dönüştürüyor, koruyor, sahip çıkıyor. Geç değil diyorum çünkü 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde dönüp geçmişe baktığımda iklim değişikliği için her alanda ve anlamda daha bilinçli bir Türkiye var.

Özellikle BM Sıfır Atık Yüksek Düzeyli Şahsiyetler Danışma Kurulu Başkanı Emine Erdoğan’ın 2017 yılında başlattığı Sıfır Atık hareketi tam da 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde elimizdeki birçok veriyi daha kolay okumamızı sağlıyor.

Sıfır Atık Projesi bir sahip çıkmanın adı aslında. 7 yılda 74,5 milyon ton atık… Dile kolay. Kağıttan metale, camdan organik atıklara kadar hepsi ekonomiye kazandırıldı. Hem de 256 milyar liralık bir katkıyla. Bu çabayla İstanbul’un 7 yıllık su tüketimine denk su tasarrufu yapıldı. Bu kazanımda sizin de ayrıştırdığınız her plastik sayesinde büyük bir payınız var. Ne kadar gurur verici, değil mi?

Peki ya denizlerimiz? Üç tarafı denizlerle kaplı ülkemizde denizlerin unutulması mümkün değil elbette. Sıfır Atık Mavi sayesinde denizlerden 245 bin ton çöp çıkarıldı. Tam 20 bin 500 kamyon dolusu çöp! Ve şimdi ikinci beş yıllık plan başladı. Daha yolun başındayız ama umut doluyuz.

Daha fazlası da var. Depozito Yönetim Sistemi... Artık çöp gibi gördüğümüz ambalajlar, dijital teşvikle ekonomiye dönüyor. Sakarya’da 1,5 ayda 100 ton cam şişe geri dönüştürüldü. Ankara’dan Sakarya’ya yayılan bu sistem, 2026'da 81 ilin tamamında olacak. Hedef, yılda dönüştürülebilir 25 milyar atık şişeyi sistemle toplamak. Hem çevre kazanacak, hem de 520 Milyon Euro ekonomiye dönecek.

Yatırımlar yalnızca şehirlerde değil. Kocaeli’deki dip çamuru temizliği, deprem bölgesinde yıkıntı atıklarının geri kazanımı… Her şey büyük bir çevresel uyanışın parçası. Millet Bahçelerini de bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. Bugüne kadar 292 millet bahçesi tamamlandı. 42 milyon metrekarelik yeni bahçeler yolda. Millet Bahçeleri sadece şehirlerdeki yeşil alanları arttırmakla kalmıyor alınan her bir temiz nefese katkı sağlıyor çocuklara daha çok koşup oynayacakları alanlar yaratıyor.


Ve korunan alanlar… 2011’de %6 olan oran, bugün %13.3’eulaştı. Hedef, 2030’da %30. Daha fazla milli park, daha fazla tabiat alanı, daha çok korunmuş güzellik…

Hatalarımızı inkâr etmiyoruz, geçmişte doğaya sırt çevirdiğimizi de. Ama şimdi başımız öne eğik değil, ellerimiz doğaya uzanmış vaziyette. Belki hâlâ bir dere kenarında plastik şişe görebiliriz, ama artık o şişeyi yerden kaldıracak milyonlarca insanın ve o şişeyi de dönüştürecek kaliteli sistemlerin( DOA) olduğunu da biliyoruz.

Bir ağacı korumak, bir ambalajı ayırmak, bir çöpü toplamak... Bunlar sadece küçük eylemler değil. Bunlar gelecek kuşaklara bırakacağımız en değerli miras.

Çünkü bu toprak bizim.

Bu nefes hepimizin.