Amiens Antlaşması, yalnızca iki büyük gücün silah bırakması anlamına gelmedi; aynı zamanda, Fransa’da yükselen Napolyon Bonapart’ın siyasi zekâsını ve uluslararası denge arayışındaki ustalığını da gözler önüne serdi.

Amiens Barışı Ne Getirdi?

Amiens Antlaşması’nın temel maddeleri, sömürgelerdeki statüleri, askeri geri çekilmeleri ve siyasi tanınmaları kapsıyordu:

  • Birleşik Krallık, Mısır'dan çekilmeyi ve Malta Adası’nı boşaltmayı kabul etti (ancak sonrasında bu şartı yerine getirmeyecektir).

  • Fransa, Hollanda ve İtalya’daki cumhuriyet yönetimlerini sürdürme hakkını korudu.

  • Her iki taraf, birbirlerinin sömürgeler üzerindeki bazı kazanımlarını tanıdı.

  • Esirler serbest bırakıldı ve diplomatik ilişkiler yeniden kuruldu.

Antlaşma, esasen Fransa’nın askeri ve siyasi kazanımlarını tescilleyen bir belge olarak görülüyordu. Napolyon’un yükselen gücü karşısında yıpranan İngiltere, savaşa ara vermeyi stratejik bir geri adım olarak kabul etti.

Barış Kısa Sürdü, Gerilim Yeniden Başladı

Amiens Antlaşması, kağıt üzerinde Avrupa’da bir barışı müjdelese de, sahadaki dengeler ve liderlerin niyetleri pek de uyumlu değildi.

Bu gerilim, sadece 1 yıl sonra, 1803'te savaşın yeniden patlak vermesine neden oldu. Bu kez başlayacak olan süreç, Napolyon Savaşları adını alacak ve Avrupa’yı yaklaşık 12 yıl boyunca yeniden sarsacaktı.

Sonuç: Kalıcı Değil, Zorunlu Bir Ara

Amiens Antlaşması, ne Fransa’nın ne de İngiltere’nin kalıcı barışı gerçekten istediği bir anlaşmaydı. Her iki taraf da, yeni bir savaşa hazırlık için bu geçici sessizliği kullanmayı tercih etti. Ancak tarih, bu kısa süreli barışın bile ne kadar kritik olduğunu gösterdi.

Napolyon, Amiens ile yalnızca zaman kazanmadı; aynı zamanda Avrupa’daki meşruluğunu pekiştirdi. İngiltere ise, daha büyük bir savaşa hazır hale gelmek için bu antlaşmaya razı oldu. Sonuç olarak, Amiens Barışı, bir barıştan çok, fırtına öncesi sessizlik olarak tarihe geçti.

Muhabir: Dilruba Koçak