Dünya tarihinin en yıkıcı dönemlerinden biri olan Birinci Dünya Savaşı’nın ardından insanlık, savaşın sonuçlarını derin bir şekilde sorgulamaya başladı. İşte bu sorgulamanın ürünü olarak doğan ve savaşların “meşru bir dış politika aracı” olmasını reddeden Briand-Kellogg Paktı, barış idealinin uluslararası hukuktaki ilk önemli temsillerinden biri olarak dikkat çekiyor.
27 Ağustos 1928 tarihinde Paris’te imzalanan bu tarihi antlaşma, Fransa Dışişleri Bakanı Aristide Briand ile ABD Dışişleri Bakanı Frank B. Kellogg’un girişimiyle hayata geçirildi. Başlangıçta 15 ülke tarafından imzalanan pakt, zamanla 60’tan fazla devletin katılımıyla evrensel nitelik kazandı. Antlaşmanın temel amacı, devletlerin birbirlerine karşı savaş yoluna başvurmamalarını taahhüt etmeleri idi. Pakt, savaşın artık bir ulusal politika aracı olarak kullanılmayacağı yönünde hukuki ve ahlaki bir çerçeve sundu.
Briand-Kellogg Paktı, her ne kadar II. Dünya Savaşı’nı engelleyememiş olsa da, modern uluslararası hukukta güç kullanma yasağının temellerini atmış; 1945 tarihli Birleşmiş Milletler Antlaşması’na da ilham kaynağı olmuştur. Bugün hâlâ, uluslararası ilişkilerde savaş dışı çözüm yollarının önemi gündeme geldiğinde bu pakt hatırlatılır.
Antlaşma, dünya barışı adına atılan idealist bir adım olarak tarihe geçerken, günümüz liderleri için de önemli bir referans noktası olmayı sürdürüyor.