Giresun’da Feci Kaza: Sürücü Camdan Fırladı, O Anlar Kamerada
Giresun’da Feci Kaza: Sürücü Camdan Fırladı, O Anlar Kamerada
İçeriği Görüntüle

Kardeşlikten müttefikliğe giden yolda tarihi bir dönüm noktası olarak kabul edilen Şuşa Beyannamesi, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkileri sadece diplomatik değil, aynı zamanda askeri, ekonomik ve kültürel boyutlarıyla da derinleştiren kapsamlı bir mutabakat belgesi olarak dikkat çekiyor. İki ülkenin liderleri tarafından imzalanan bu beyanname, bölgesel istikrar, iş birliği ve karşılıklı güven anlayışını temel alan bir gelecek vizyonunun somut ifadesi olarak öne çıkıyor.

Şuşa Beyannamesi’nin ortaya çıkışı, yalnızca iki ülke arasındaki siyasi yakınlığın sonucu değil; aynı zamanda 2020 yılında Azerbaycan’ın Ermenistan işgali altındaki Karabağ topraklarını geri aldığı İkinci Karabağ Savaşı’nın ardından oluşan yeni jeopolitik denklemle yakından ilişkili. Azerbaycan’ın zaferiyle sonuçlanan bu süreçte Türkiye’nin verdiği kararlı destek, sadece savaş sırasındaki askeri ve diplomatik dayanışmayla sınırlı kalmadı; aynı zamanda barış sonrası dönemde kalıcı ve çok boyutlu bir ittifak yapısının kurulmasının da önünü açtı.

Şuşa şehri, Azerbaycan için yalnızca sembolik bir toprak değil, kültürel ve tarihî açıdan da özel bir öneme sahip. Bu nedenle beyannamenin burada imzalanmış olması, semboller üzerinden verilen stratejik bir mesaj niteliğinde. Beyanname, iki ülke arasındaki ilişkilerin "stratejik müttefiklik" seviyesine ulaştığını resmen ilan ederken, ortak askeri tatbikatlar, savunma sanayiinde iş birliği, enerji projeleri, ulaştırma ağları, eğitim, diaspora çalışmaları ve kültürel programlara kadar uzanan geniş bir alanda ortak vizyon içeriyor.

Belgede yer alan en dikkat çekici unsurlardan biri ise güvenlik ve savunma alanındaki iş birliği taahhüdü. Taraflardan birinin maruz kalacağı herhangi bir dış tehdit karşısında, diğer tarafın tüm imkânlarıyla destek vereceği vurgulanıyor. Bu madde, iki ülkenin sadece dost değil, aynı zamanda askeri anlamda da birbirinin arkasında durduğunu açık biçimde ortaya koyuyor. Bu yönüyle Şuşa Beyannamesi, bir nevi savunma paktı niteliği taşıyor.

Ekonomik iş birliği de beyanname kapsamında önemli bir yer tutuyor. Özellikle enerji taşımacılığı, doğalgaz boru hatları, ulaştırma koridorları ve Zengezur hattı gibi büyük projelerde ortak hareket edilmesi planlanıyor. Bu iş birlikleri sayesinde hem Güney Kafkasya’da ekonomik entegrasyonun önü açılacak hem de Türkiye'nin Asya’ya açılan kapısı daha da sağlamlaştırılmış olacak.

Kültürel boyut ise iki halk arasındaki kardeşliğin pekiştirilmesi açısından önem taşıyor. Ortak tarih, dil ve inanç bağlarına vurgu yapılan maddeler, genç kuşaklar arasında bu bağı canlı tutacak projelerin destekleneceğini belirtiyor. Aynı zamanda yurtdışındaki Türk ve Azerbaycan diasporalarının birlikte hareket etmesi ve uluslararası kamuoyunda ortak lobi faaliyetlerinin yürütülmesi de beyanname kapsamında hedeflenen stratejiler arasında yer alıyor.

Şuşa Beyannamesi, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki dostluğun ve tarihi bağların, günümüz koşullarına uygun, kurumsallaşmış ve karşılıklı taahhütlerle güçlendirilmiş bir stratejik ortaklığa dönüşmesinin belgesi olarak değerlendiriliyor. Bu beyanname, sadece iki ülke için değil, bölgesel barış ve iş birliği açısından da örnek bir model olma potansiyeli taşıyor. Karabağ’ın yeniden inşasında ve Güney Kafkasya’nın geleceğinde Türkiye-Azerbaycan ortaklığı, Şuşa’da atılan bu imza sayesinde daha da anlamlı ve etkili bir hale gelmiş durumda.

Muhabir: Cansu Acar