Jeopolitik gerilimler, ticaret savaşları ve rezerv alarmı... Altının geleceği yeniden masada.
ABD Başkanı Donald Trump’ın koltuğa oturmasıyla birlikte küresel ekonomide kartlar yeniden dağıtılmaya başladı. Ticaret savaşları, Çin’e karşı uygulanan tarifeler ve ABD Merkez Bankası’na (FED) yönelik sert çıkışlar, altın piyasasında büyük dalgalanmalara neden oldu. Jeopolitik risklerin tırmanmasıyla birlikte güvenli liman olarak görülen altına olan talep hızla arttı. Ancak bu artış, dünyada fiziki altın rezervlerinin alarm vermesine yol açıyor.
Peki, altın yatırımcısı için bu ne anlama geliyor? Fiziki altına erişim giderek zorlaşırken, yatırımcılar altının geleceği konusunda kafa karışıklığı yaşıyor. Bengü Türk muhabiri Gizem Yıldırım, altının geleceğini ve yatırımcıyı bekleyen riskleri uzmanlarla birlikte mercek altına aldı.
Altın Savaşları Başladı
Trump’ın "Bizi soyuyorsunuz, bu soyguna son vereceğiz" çıkışıyla başlayan ekonomik hamleler, sadece ticaret alanını değil, değerli maden piyasalarını da etkiledi. ABD, İkinci Dünya Savaşı sonrası küresel jandarma rolünü üstlenmişken; Avrupa Birliği ülkelerinin bu dengeden zarar gördüğü sık sık dile getiriliyor. Trump’ın “Altını olan kuralı koyar” ifadesi, bu yeni dönemin ekonomik kodlarını da gözler önüne seriyor.
Altın Yatırımcısına Uyarı: Rezervler Sınırlı
Uzmanlara göre, dünya genelindeki fiziki altın rezervleri sınırlı. Türkiye, 615 tonla ilk 10’da yer alırken, ABD 8133 tonla birinci sırada bulunuyor. Bu tablo, altına olan yoğun talep göz önünde bulundurulduğunda uzun vadede ciddi bir arz sorununa işaret ediyor.
Fiziki mi, Sanal mı? Yatırımcı Kırılma Noktasında
Son yıllarda fiziki altın ile altın fonları arasında büyük bir savaş yaşanıyor. Ekonomik belirsizliklerden endişe eden gelenekçi yatırımcılar fiziki altına yönelse de, devletler altını dijitalleştirerek daha izlenebilir hale getirmeye çalışıyor. Uzmanlar, gram altın, altın fonları ve bankacılık üzerinden yapılan işlemlerin daha kazançlı ve sürdürülebilir olabileceğini ifade ediyor.
Sadece Bir Yatırım Aracı Değil
Altın, yalnızca yatırım aracı olarak değil, aynı zamanda ekonomik bağımsızlığın ve finansal özgürlüğün simgesi olarak da değerlendiriliyor. Uzmanlar, altının yerini tutabilecek paladyum ve nadir toprak elementleri gibi alternatiflerin araştırıldığını belirtiyor. Ancak henüz altının yerini tamamen doldurabilecek bir emtia yok.
2030'da Altın Nasıl Satılacak?
Altının geleceğiyle ilgili en büyük soru işaretlerinden biri de fiziki altına erişimin tamamen sona erip ermeyeceği. 2030’a kadar altının yalnızca dijital ortamda işlem gören bir varlık haline gelmesi ihtimali yatırımcıları endişelendiriyor.
BÜYÜK KRİZ GELİYOR MU?
— Bengü Türk (@benguturktv) May 1, 2025
ABD Başkanı Trump koltuğuna oturdu, ticaret savaşları başladı. Jeopolitik gerilimler ve Trump'ın Fed'e yönelik agresif açıklamalarıyla altının ateşi yükseldi. Daha sonra Trump'ın Fed'e yönelik yumuşayan açıklamaları fiyatları düşüşe geçirdi.
Güvenli… pic.twitter.com/nG1V8Fioeh