Devletler arası krizlerde başvurulan ekonomik yaptırımlar, artık yalnızca politik araçlar değil; aynı zamanda etik tartışmaların da merkezinde. Yaptırımların doğrudan sivil halkı etkilemesi, insan hakları açısından ciddi soruları beraberinde getiriyor.
Uluslararası hukukta yaptırımların “hedefe yönelik” olması gerektiği kabul edilse de, uygulamada bu ayrım her zaman net değil. Özellikle finansal kısıtlamalar ve tedarik zinciri müdahaleleri, sağlık, gıda ve eğitim gibi temel hizmetleri sekteye uğratabiliyor.
Akademisyenler, yaptırımların daha etik ve denetlenebilir hale gelmesi için yeni mekanizmalar kurulması gerektiği görüşünde birleşiyor.
Muhabir: Cansu Acar