Rusya-Ukrayna savaşında sahada hareketlilik devam ederken, masada da çözüm arayışları sürüyor. 3 yıl 2 ay sonra 16 mayıs’ta masanın bir kez daha toplanmasının ardından 2 görüşme daha gerçekleşti.
Her görüşme öncesi yaşanan sancılı süreci atlamamak gerek. Görüşme tarihi de bu sancılı sürece dahil elbette. Türk hariciyesinin tarihi başarısını tebrik ederim. Zira 3. tur görüşme öncesi yaşanan gün krizi diplomatlarımızın rasyonel Kamçatka formülüyle aşıldı.
3. Görüşmede de esir takası hususunda ilerleme kaydedildi. 1200’er kişinin takası öngörülüyor. Yakalanan pozitif atmosferin devamı önemli ancak görüşmenin liderler seviyesine taşınıp taşınamayacağı hususunda birtakım engeller söz konusu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın lider diplomasisi bu süreçte de önemli bir mihenk taşı olacak. Washington-Moskova-Kiev hattında önemli bir dizi temasa işaret etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hafta içi Putin ve Trump ile görüşeceğini ve bu liderleri bir araya İstanbul'da getirebilmenin gayreti içerisinde olacaklarına işaret etti.
Daha önce Putin gelirse İstanbul’a geleceğini ifade eden Trump’ın bu kez tutumu ne olacak? 4 yıldır Ukrayna’ya değil, NATO’ya karşı savaştığını söyleyen Putin’in duruşu ne olacak? Zira Donald Trump’ın Ukrayna'ya Patriot sistemlerinin sevk kararı ve buna müteakip ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Ukrayna'ya 322 milyon dolarlık silah satışını onaylaması Putin’i masadan uzaklaştırıyor.

ABD ile ilişkilerde Tom Barrack etkisi

Bir yandan da Suriye’de İsrail’in istikrarsızlığı derinleştirecek adımları söz konusu. İsrail, önce dürzileri bahane etti, Süveyda ve Dera’da çatışmalara şahitlik ettik. Ardından başkent Şam’da Genelkurmay Karargahı ve Cumhurbaşkanlığı binasına saldırılar gerçekleştirdi. Her ne kadar tüm bunların arkasında hükümeti devirmek yeni bir rejim meydana getirmek olsa da Suriye hükümetinin iradesi İsrail’in planlarını tersine çevirdi. Çok yakın zamanda bir benzeri İran’da denendi, Lübnan’da halihazırda İsrail saldırıları devam ediyor. Gazze ise harap bir biçimde. Arap baharı sonrası bölgede oluşan denklem ve istikrarsızlık derinleştirilmeye çalışılıyor.

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın açıklaması ABD’nin son sürece bakışını özetliyor.
“İsrail'in egemen bir devlete müdahale etmesini kabul edip etmemek zor bir soru" diyen Barrack, İsrail'in, Suriye'nin güçlü bir merkezi devlet tarafından kontrol edilmesindense ülkeyi "parçalanmış ve bölünmüş" görmeyi tercih edeceği değerlendirmesinde bulundu. Ancak bir sonraki cümlesinde, "Güçlü ulus devletler bir tehdittir. Özellikle Arap devletleri, İsrail için bir tehdit olarak görülür ifadeleri İsrail’in bölge politikalarını net bir şekilde anlatıyor. Tam da bu sebeple Suriye hükümetinin Türkiye’den istediği savunma desteği ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın verdiği operasyon sinyali çok kritik.
Sözün özü, ülkelerin egemenlik hakları tartışmaya açılamaz.