Bir ülkenin ormanları yanıyorsa, yalnızca ağaçlar kavrulmaz…
Toprak ağlar, gökyüzü kararır, insanın içindeki vatan sevgisi de yangının hararetiyle sınanır.
Son günlerde ülkemizin pek çok noktasına uzanan bir alev çizgisi, sadece yeşili değil; milletin ciğerini de tutuşturdu. Bir kıvılcımın milyonlarca canlıyı yok etmesi gibi, ihmalin, vurdumduymazlığın ve sessizliğin de toplum vicdanını kavurduğu bu günlerde, susmayanlar vardı…
Gömleğini çıkarıp alevlerin içine dalanlar…
Elini değil, yüreğini taşın altına koyanlar…
Bir teşkilattan çok, bir davanın, bir millet bilincinin neferleri olanlar…
Onlar Ülkü Ocakları’ydı.
Ormanlar yanarken oraya giden yolu sadece itfaiye araçları değil, bir avuç inançlı gönül eri de tuttu.
Ülkü Ocakları alevlerin önünde set oldu.
Bir ellerinde ayran, diğer ellerinde kazma kürek, devletin sahadaki ekiplerine hem destek oldular, hem umut verdiler.
Sadece yardım taşımadılar, dayanışmanın ta kendisi oldular.
Ve her damla terleri, o topraklara bir sadakat yemini gibi düştü.
Bir şehirde bir kıvılcım tutuştu komşu sınırlarına dek uzanan devasa yangın başladı.
Ama alevlerle birlikte yükselen bir başka şey daha vardı: iman, azim ve sorumluluk…
Öyle ki yükselen dumanlar sadece gökyüzünü karartmadı; orada yaşayanların yüreğini de kararttı.
Ama o karanlığın içinden bir grup genç çıktı…
Ülkü Ocakları sahada ekiplere destek verdi, kumanya dağıttı, yaşlılara yardım etti.
Yani yanan dallara su, yanmış kalplere umut oldular.
Alevler rüzgarla büyürken, bu gençler cesaretle büyüdü.
Çünkü onların nazarında bu sadece bir orman yangını değildi…
Bu, vatana sadakat sınavıydı.
Bugün sosyal medyada çok konuşulan, herkesin “şöyle olmalı” dediği dayanışma ruhu, birilerinin tweetlerinde değil; sahadaki ellerin nasırında, alnındaki terde, gözündeki endişede kendini gösterdi.
Ülkü Ocakları bunu gösterdi.
Onlar sadece konuşan değil, harekete geçen; sadece izleyen değil, taşıyan; sadece var olan değil, milletin içinde, milletle bir olan Ülkücü Gençler.
Ve biz biliyoruz…
Vatan toprağı yanarken susmayanlar varsa, bu memleket umutsuz değildir.