Türkiye, tarih boyunca birçok zorlukla sınandı; imparatorluk mirasını devralan genç cumhuriyet, her dönemde millî birliğini, devlet bütünlüğünü ve millet iradesini korumak için çetin mücadeleler verdi. Bu mücadelelerin en önemli sahnelerinden biri de hiç şüphesiz anayasa yapım süreçleri olmuştur.

Özellikle 1982 Anayasası’nı, 12 Eylül’ün 1980 askerî darbesinin ürünü olarak görmek mümkündür. Bu anayasanın Türkiye'nin demokratikleşme sürecinin önünde bir engel teşkil ettiğini savunan Alparslan Türkeş, esasında 1979 yılında yayımlanan "Temel Görüşler" adlı eserinde, Türkiye’ye özgü bir başkanlık sistemini ta en başından savunmuştur.

Tarih, şartları ve imkânları ile değerlendirilmelidir.

Alparslan Türkeş, 1982 Anayasası'nı eleştirirken başkanlık sistemini savunmuş ve anayasa değişikliklerinin dikkatli ve toplumun geniş kesimlerinin katılımıyla yapılması gerektiğini vurgulamıştır.

1982 Anayasası kabul edildiği tarihten günümüze kadar birçok kez değiştirildi, adeta yamalı bohçaya döndü.

Siyasal istikrarsızlıklar ve ideolojik çekişmelerle millet sık sık test edildi. Zorluklara rağmen Türkiye, millî iradenin tecellisi için anayasal zemini güçlendirme gayretinden de hiçbir zaman vazgeçmedi.

“Cumhuriyet’in 100. Yılında 100 Maddelik Yeni Anayasa Önerisi”

“Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır” sözünün vücut bulmuş halinin MHP Lideri Devlet Bahçeli’de tezahür ettiğini görmek mümkündür.

Milliyetçi Hareket Partisi’ne göre, “Cumhuriyet’in 100. yılında yeni anayasa yapmak, yeni bir toplum sözleşmesini milletimize kazandırmak bir tercihten öte tarihî, ahlakî ve millî bir sorumluluktur.”

Bu sözler MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye aittir.

4 Mayıs 2021’de düzenlenen basın toplantısında milletin yararına olan çıkışı yine MHP Lideri Devlet Bahçeli yapmıştır.

“Her şeyden önce bu çağın insan hakları, devlet düzeni, demokrasi kazanımları ve hukuk anlayışına müzahir yeni bir anayasa yapmak, Türkiye’nin 21’inci yüzyılda lider ülke gayesine muazzam bir hizmettir.” sözleri ile 100 maddelik anayasa teklifini kamuoyuna duyurmuştu.

“MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Anayasa Vurgusu: Millî Birlik ve Güçlü Türkiye”

MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Benim aklım hep Türkiye’dir” sözü ile bir kez daha hafızalarımızı tazelemekte.

MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Anayasa değişikliği, milletimizin iradesini daha güçlü şekilde yansıtmalı, devletimizin temellerini sarsmadan, birliğimizi pekiştirmelidir” sözleriyle, sürece her zaman millî hassasiyetlerle yaklaştığını gösteriyor.

Devlet Bahçeli’nin bu yaklaşımı, Türkiye’nin bölgesel ve küresel konjonktürde karşı karşıya olduğu tehditler karşısında güçlü ve diri bir devlet yapısına ihtiyaç duyduğunu ortaya koymaktadır.

Devlet Bahçeli, anayasanın toplumsal barış ve istikrarın temel direği olduğunu; millî varlığımızın korunması için anayasal çerçevenin tüm vatandaşlarımızı kuşatması gerektiğini sık sık dile getirmiştir. Ayrıca, milletimizin manevî değerlerine, kültürel dokusuna ve tarihî mirasına saygı gösteren bir anayasanın, Türkiye’nin geleceği için vazgeçilmez olduğunu ısrarla vurgulamıştır.

“Türkiye’nin Anayasal Dönüşümü: Tarih, Vizyon ve Gelecek”

Bugün ise, yine bir anayasa değişikliği sürecinin eşiğindeyiz. Bu süreç, sadece hukukî bir yenileme değil; aynı zamanda Türkiye’nin millî değerleriyle, tarihî tecrübeleriyle ve sosyo-politik gerçekliğiyle uyumlu, kapsayıcı ve güçlü bir anayasal düzen kurma imkânıdır. Yeni anayasa tartışmalarını desteklemek, milletimizin tarih boyunca mücadelesini verdiği millî birlik ve dirlik ideallerinin güncellenmesi ve pekiştirilmesi anlamına gelir.

Türkiye’nin anayasa serüveni, güçlü bir millet olmanın ve millî iradeyi ön planda tutmanın tarihsel yol haritasıdır.

Anayasal düzenin milletimizin rızası ve birliğiyle şekillenmesi gerekliliğini ortaya koydu. Yeni anayasa ise, bu tecrübelerden beslenerek, milletin değerlerine sahip çıkan, devletin bekasını garanti altına alan, hukukun üstünlüğünü ve millî iradeyi güçlendiren bir belge olmalıdır.

Millî birlik, devletin kutsallığı ve milletin temel değerlerinin korunması bu sürecin mihenk taşlarıdır. Yeni anayasa, bu değerleri teminat altına alırken, Türkiye’nin 21. yüzyılda bölgesel ve küresel dengelerdeki konumunu sağlamlaştıracak, güçlü ve saygın bir devlet yapısını tescilleyecektir.

Unutulmamalıdır ki anayasa, sadece bir hukuk metni değil, milletin geleceğe uzanan irade beyanıdır. Bu iradeyi desteklemek, millî davamıza sahip çıkmaktır. Tarihten alınan derslerle; bugün millî birlik ve devletin bekası için atılacak adımlar, yarınlarımızın teminatı olacaktır.

“Tarihten Ders Almak ve Geleceği İnşa Etmek”

Yeni anayasa çalışmalarına destek vermek, sadece hukukî bir reform değil; millî davamıza sahip çıkmanın ve Türkiye’nin geleceğini güvence altına almanın ifadesidir. Devlet Bahçeli’nin vizyonu, bu bilinç ve kararlılıkla şekillenmiş, Türkiye’nin dirliğini ve birliğini koruma misyonunu üstlenmiştir.

Anayasa, milletimizin kutsal bir sözleşmesidir. Bu sözleşmeyi güçlendirmek, millî birliğe, devletin bütünlüğüne ve halkımızın refahına giden yoldur. Bugün atılacak sağlam adımlar, yarınlarımızın teminatıdır. Millî iradeyi ve devlet bekasını ön planda tutan anlayışla hazırlanacak yeni anayasa, Türkiye’nin kutlu yürüyüşünde bir dönüm noktası olacaktır.

Unutulmamalıdır ki; güçlü bir devlet, ancak güçlü bir anayasal düzenle mümkün olur. Ve güçlü anayasa, ancak milletin tamamının ortak iradesiyle hayat bulur. İşte bu yüzden, anayasa mücadelesi milletin bir nevi kader mücadelesidir.