Dünyayı avuç içine sığdırdığımızı sandık. Parmağımızın ucunda bir ekranla her şeye ulaşabileceğimizi düşündük. Ama fark etmeden zihnimizi, zamanımızı, hatta kişiliğimizi o ekrana rehin verdik.
Sosyal medya denilen bu sanal evren, bir yandan iletişimi kolaylaştırırken, diğer yandan insanları kendine bağımlı hale getiren, bireyleri kalabalıklar içinde yalnızlaştıran bir tuzağa dönüştü. Artık insanlar düşünmekten çok paylaşmayı, hissetmekten çok gösterişi, yaşamak yerine rol yapmayı tercih ediyor.
Beğeni için yaşayan bir toplum hâline geldik. Bir fotoğraf karesi için yaşadığını sanan insanlar görüyoruz. Halbuki o anlar çoğu zaman gerçek değil. Gülümsediği fotoğrafın ardından ağlayan, mutluymuş gibi poz veren ama depresyonla boğuşan milyonlar var. Çünkü sosyal medya, gerçeği değil illüzyonu yüceltiyor.
Daha kötüsü, bu platformlar kıyas kültürünü körüklüyor. Herkes en güzelini, en zenginini, en mükemmelini gösteriyor. Ve sen, kendi hayatına dönüp baktığında yetersizlik hissine kapılıyorsun. Halbuki gördüğün sadece bir “filtreli gerçek.” Gerçek olmayanla kendi hayatını kıyasladığın an, kaybediyorsun.
Mahremiyet ise artık bir değer değil. İnsanlar özel olanı ifşa etmekle övünüyor. Evliliğini, çocuğunu, ailesini, inancını, sevincini… Hepsini bir “story”ye sığdırmaya çalışıyor. Oysa bazı şeyler paylaşılmak için değil, yaşanmak içindir.
Sosyal medya, bireyin düşünce yapısını da şekillendiriyor. Kimi neyin trend olduğunu söylüyor, neye güleceğine, neye kızacağına, hatta neye inanacağına karar veriyor. İnsanlar artık kendi fikirlerini üretmiyor, hazır fikirleri tüketiyor. Kendi aklını kullanmak yerine algoritmaların yönettiği bir sürükleniş hâkim.
Ve en önemlisi: Zaman çalıyor. Saatlerce ekrana bakıp “hiçbir şey yapmadım ama çok yoruldum” diyen insanların sayısı her geçen gün artıyor. Sosyal medya bağımlılığı, üretkenliği öldürüyor, hayatın özünü tüketiyor.
Bu bir teknoloji düşmanlığı değil. Mesele, teknolojiyi kullanmak mı, yoksa teknoloji tarafından kullanılmak mı? Sorulması gereken budur.
Her şeyin fazlası zarardır. Sosyal medya da öyle. Kullanmayı bilmeyene zarar, ayarını kuramayana esaret…
 
             
             
             
             
             
             
             
             
         
         
         
        